Güney İspanya’nın en büyük ve en etkileyici bölgelerinden biri olan Endülüs’teyiz. Tarih boyunca çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış bölge, zengin mimarisi, kültürel dokusu ve lezzetli mutfağıyla tüm İspanya’nın belki de en göz alıcı yerlerinden. Endülüs gezi rehberi içerisinde, Endülüs’ü ziyaret ederken bilmeniz gereken her şeyi bulacaksınız.
İsterseniz Endülüs neresi önce onu tanımlayarak başlayayım: İspanya’nın güneyinde yer alan ve Sevilla, Granada, Córdoba, Málaga, Cádiz gibi şehirleri kapsayan geniş bir bölge burası. Bölge tarih boyunca İslam, Hristiyan ve Yahudi kültürlerinin izlerini taşıyan özgün bir yapıya sahip olmuş. Geleneksel Flamenko müzik ve dansı, festivalleri ve mimarisiyle gezginler için büyüleyici bir coğrafya dersem inanın abartmış olmam.
Hareketli ve çok kültürlü bir yaşamın yanı sıra ılıman iklime sahip olması da onu yıl boyunca gezip görülebilecek cazip bir bölge haline getiriyor.
Sevilla’ya gidene kadar birkaç kez Barselona ve Madrid’e gitmiş biri olarak buraları görünce içimden “gerçek İspanya buymuş” demeden dedim. Öyle yerler ki, hangi köşeye baksan tarih dolu, ince ince işlenmiş taşlar, rengarenk sokaklar… Şehirleri gezerken insan nereye bakacağını bilemiyor, güzellikler karşısında hayranlığını gizleyemiyor. Evet, oralar da çok güzel ama ‘gerçek İspanya’yı göreyim’ diyorsanız buralardan başlamakta fayda var.
Biraz Endülüs tarihi
Tarihi MÖ 7. – 8. yüzyıla dayanan topraklar Roma İmparatorluğu’nun en gösterişli topraklarıydı. Endülüs, 8. yüzyılda Müslümanlar (Emeviler) tarafından fethedilmiş ve Endülüs Emevi Devleti’nin merkezi haline gelmiş. Bu dönemde bölge, bilim, sanat, ticaret ve mimaride büyük bir gelişim göstermiş. Kurtuba (Córdoba), Bağdat ve Kahire ile İslam dünyasının en önemli kültür merkezlerinden biriymiş.
11. yüzyılda Endülüs, küçük emirliklere bölünür ve Reconquista (Yeniden Fetih) süreci başlar. 13. yüzyılda büyük ölçüde Hristiyan krallıklarının kontrolüne giren bölgedeki son Müslüman devleti olan Granada Emirliği, 1492 yılında Katolik Krallar tarafından fethedilir. Aynı dönemde Amerika’ya ayak basan Columbus Sevilla, Cadiz gibi Endülüs limanlarına büyük zenginliklerle döner. Fetihle birlikte Endülüs’te büyük bir kültürel değişim yaşanır ve İslamın etkisi azalır. Ancak bölgedeki mimari eserler, Arap etkisini günümüze kadar taşımış. Granada’da El Hamra, Cordoba’da Mezquita, Sevilla’da Giralda Kulesi bunların en iyi örneklerinden…

Endülüs’e gitmeden önce bilmeniz gerekenler
- Tatil planı yaparken en az 3 gününüzü Sevilla’ya ayırın.
- Real Alcazar ve Sevilla Katedralini aynı günde ziyaret etmeyin. İkisi de oldukça büyük mekanlar olduğundan hem yorucu olacak hem de gerekli zamanı ayıramayabilirsiniz.
- Bütçeniz kısıtlı ise her hafta katedral ve Giralda Kulesi için dağıtılan ücretsiz 300 biletten birin kaçırmayın. Pazartesi-Cuma her gün 2-3 gün arasında giriş yapabiliyorsunuz. Bilgi için buraya bakabilirsiniz.
- Birçok yer için yaz ayları gitmekten kaçının, derler ama Sevilla için asla kötü zamanı yok diyorlar. Hem şehirde gölgeli alanlar çok fazla, oteller klimalı…
- Birbirinden etkileyici iki bahar festivali var, mutlaka not edin. Biri benim de görme şansı bulduğum Semana Santa, diğeri Feria de Abril. Her ikisinin de tarihleri her yıl değiştiğinden o yılın tarihlerini kontrol edin.
- Araç kullanmaya niyetliyseniz bazı şehirlerde şehir içine araba sokamadığınızı, birçok yerde tek yön sokaklar olduğunu ve özellikle park ücretlerinin yüksek olduğunu bilin.
- İspanya kültüründe yemek çok geç yeniyor. O yüzden saat 20.00’den önce yemek servisi bulamayabilirsiniz.
- İspanyalar da bizim gibi yanaktan yanağa öpüşüyorlar. Bize çok yabancı gelmese de Avrupalılara bu oldukça şaşırtıcı geliyor.
- Bahşiş veriliyor ama şart değil…
- Sevilla genel olarak İspanya’nın en güvenilir şehirleri arasında gösteriliyor ama yine de ufak tefek cep hırsızlıklarına denk gelebilirsiniz. O yüzden kalabalıklarda ve yoğun saatlerde çok dikkatli olun.
Endülüs’e nasıl gidilir?
Hava yolu ile;
Endülüs’e seyahat etmek oldukça kolay. İstanbul’dan Sevilla’ya ve Malaga’ya direk seferler var ancak dilerseniz Madrid ya da Barselona üzerinden de rahatça gelebiliyorsunuz. Bu şehirlerden Endülüs şehirlerine hızlı tren (AVE), otobüs veya iç hat uçuşları ile rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz.
Avrupa şehirlerinden de Sevilla ve Malaga’ya direk uçuşlar var. Eğer kara yolunu kullanmak isterseniz biraz uzun yolu göze almak şartıyla kara-demir yolu bağlantıları yapabilirsiniz.
Sevilla Havalimanı (San Pablo Havalimanı) şehir merkezine yaklaşık 10-15 dakika mesafede.
Sevilla – Malaga için UYGUN FİYATLI UÇAK BİLETLERİ’ni buradan kontrol edebilirsiniz.
Tren yolu ile;
Sevilla, Malaga, Granada gibi Endülüs şehirlerine trenle ulaşabiliyorsunuz. Madrid veya Barcelona gibi büyük şehirlerden yüksek hızlı trenlerle (AVE) Sevilla’ya gitmek mümkün.
Madrid’den Sevilla’ya yolculuk yaklaşık 2,5 – 3 saat sürüyor.
Karayolu ile;
Otobüsle seyahat etmek isterseniz tabii ki, bu daha ekonomik bir seçenek. Madrid ve Barcelona gibi şehirlerden otobüsler mevcut. Seyahat süreleri genellikle 6 – 10 saat arasında değişiyor.
Araç ile;
Araç kiralama hizmeti oldukça yaygın ve önceden organize ederseniz oldukça uygun fiyata kiralama yapabiliyorsunuz.
Mesafeler:
Sevilla – Madrid 5-6 saat
Sevilla – Barselona 10-11 saat
Malaga – Barselona 11-12 saat
Marbella – Madrid 5-6 saat
Sevilla – Ronda 1,5-2 saat
Sevilla – Lizbon 4-5 saat
Valencia – Malaga 6-7 saat
Uygun fiyatlı ARAÇ KİRALAMA seçenekleri için buraya göz atabilirsiniz.
Bense Endülüs’teki ilk durağım Sevilla’ya Portekiz üzerinden gittim. Bu seyahatime aslında Londra’dan başladım. Uçakla önce Porto’ya geldim, oradan trenle Lizbon’a geçtikten sonra buradan da otobüs ile Sevilla’ya gittim ve bölgeyi yine tren ve otobüs aracılığıyla gezdim. Hatta bu gezimde Tarifa’ya kadar inmişken yaptığım en ilginç seyahatlerden birini yaparak bir gemiyle Cebelitarık’tan Fas’a geçtim ve Türkiye’ye Kazablanka’dan dönmüştüm.

Endülüs nasıl gezilir?
Bölge içinde ulaşım oldukça gelişmiş durumda. Gerek Endülüs’teki şehirler arasında gerekse İspanya’nın diğer şehirlerinden Endülüs’teki şehirlere tren ve otobüs seferleri bulunuyor. İç hat uçuş seferlerinden de yararlanabiliyorsunuz.
Ben de gezerken şehirler arasında otobüs ve tren seferlerini kullandım. Bazı küçük yerlere mesela Ronda’ya Sevilla’dan her gün tren seferleri yok, o yüzden planlarınızı yaparken bunları kontrol ederek yaparsanız iyi olur. Otobüs genel olarak daha yaygın ve daha çok alternatif bulabileceğiniz bir yöntem. Özellikle az gününüz varsa otobüs ve tren zamanlamalarını mutlaka kontrol edin.
Birkaç kişiden fazlaysanız araç kiralayarak gezmek bana her zaman mantıklı geliyor. Bu sayede hem özgürce hareket edebiliyorsunuz hem de maaliyetleri bölme şansınız oluyor. Özellikle şehirlerarası yolculuk yapacaksanız araç kiralamayı düşünebilirsiniz.
Otopark sorunu
İspanya’da araç kiralamak oldukça uygun fiyatlı. Ancak İspanya’da araç kiralamanın birkaç dezavantajı var. Öncelikle tarihi şehirlerde şehir içine araç girişine izin verilmiyor, ayrıca sokaklar çok dar… İzin verilen yerlerde de park ücretleri çok yüksek. Günlük 20 Euro gibi bir ücreti otopark için ayırmanız gerekiyor.
Bunun bir çözümü otopark olan otellerde kalmak ama şunu da belirtmeliyim ki her otelin de otoparkı maalesef yok. Bunu rezervasyon yaparken mutlaka sorun. Bir başka çözüm de merkezin biraz dışındaki otelleri tercih etmek. Bu durumda park sorununu daha rahat çözebilirsiniz. Merkeze 15-20 dakikalık yürüme mesafesinde bir otel bulursanız, bu işinizi oldukça kolaylaştırır.
Kendi başınıza gezmek yerine REHBERLİ TURLARI tercih edenlerdenseniz buraya göz atmanızda fayda var.
Endülüs’e ne zaman gidilir?
En başta dediğim gibi Endülüs için kötü bir zamanlama yok, diyorlar. Şunu kabul etmek gerekir ki, bazı ayların kendi zorlukları var. Özellikle yaz ayları bölge çok sıcak oluyor, hatırlatayım. Festival zamanlarıysa oldukça kalabalık.
Bana göre Endülüs’ü ziyaret etmek için en iyi zaman ilkbahar (Mart-Haziran) ve sonbahar (Eylül-Kasım) ayları. Ben mart ayı sonunda gittim ve hava öylesine güzeldi ki, gündüz tişörtle gezmek mümkün olmuştu.
Bahar ayları aynı zamanda festivallerin olduğu aylar. Mesela Semana Santa mart – nisan aylarına denk geliyor. Paskalyadan önceki haftaya denk gelen törenler her yıl farklı günlerde kutlanıyor. Bu festival tüm bölgede görkemli olarak kutlanıyor ama Sevilla’daki dünyanın en ilginç törenlerinden biri olarak kabul ediliyor. Nedir bu SEMANA SANTA derseniz bu konuda daha önce yazdığım yazıma göz atabilirsiniz.

Feria de Abril Endülüs’ün merakla beklenen festivallerinden biri ve Semana Santa’dan yaklaşık 2 hafta sonra kutlanıyor. Kadınların geleneksel flamenko elbiseleriyle dans ettiği, at arabalarının sokakları süslediği ve caseta adı verilen özel çadırlarda tapas ve içeceklerin tüketildiği renkli bir kutlama.
Patios de Córdoba (Córdoba Avluları Festivali) ise mayıs ayında düzenlenen bir festival. UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras olarak kabul edilen bu festivalde, Córdoba’nın tarihi avluları en güzel çiçeklerle süsleniyor ve halkın ziyaretine açılıyor.
Flemanco Bienali (Festival Internacional de Flamenco) her iki yılda bir eylül/ekim aylarında (çift yıllarda) Sevilla’da düzenleniyor.
Endülüs’te ne kadar kalmalı?
Endülüs küçük bir bölge değil. Şehirlerin her biri de kültürel ve tarih açısından dopdolu olduğundan oldukça vaktinizi alacağını bilin. Araçla gezecekseniz ve hızlı bir tur yapmak istiyorsanız en az 5 gününüzü ayırmalısınız. Ancak hakkıyla gezmek istiyorsanız 10 gün hatta 2 hafta ayırmanızı tavsiye ederim.
Ayıracağınız günlere göre Endülüs gezi rota önerisi:
- 3 gününüz varsa: 2 gün Sevilla, 1 gün Cordoba
- 5 gününüz varsa: 2 gün Sevilla, 1 gün Cordoba, 1 gün Granada, 1 gün Beyaz köyler mesela Ronda.
- 7 gününüz varsa: 2 gün Sevilla, 1 gün Cordoba, 1 gün Cadiz, 1 gün Beyaz köyler, 1 gün Granada, 1 gün Malaga (dönüş) (veya Sevilla dönüş)
- 9 günüz varsa: 1 gün Malaga (geliş), 2 gün Granada, 2 gün Cadiz ve Jerez de la Frontera, 1 gün Tarifa, 1 gün Beyaz köyler ve 2 gün Sevilla (dönüş)
ENDÜLÜS GEZİLECEK YERLER
Sevilla
Sevilla, Endülüs’ün başkenti ve en büyük şehri. Guadalquivir Nehri kıyısında kurulan şehir Flamenko dansları, tarihi yapıları ve büyüleyici atmosferiyle oldukça etkileyici. Portakal ağaçlarıyla kaplı şehrin neresine baksanız bir şahesere denk geliyorsunuz. Hem Müslüman hem de Hristiyan yönetiminde kaldığından her iki kültürün izlerini görmek de mümkün oluyor. Alcazar Sarayı, Sevilla Katedrali, Plaza de España, Metropo Parasol, Triana mahallesi buradayken mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında geliyor.

Coğrafi Keşifler sırasında Amerika ile olan ticari bağlantılarının merkezi haline gelmesi, Sevilla’yı altın çağının zirvesine taşımış. Hala Sevilla bölgenin en enerjik şehirleri arasında. Bu zarif ve zengin şehir aynı zamanda Endülüs yemeklerini keşfetmek için en iyi adreslerden biri. Ve Endülüs geziniz için de iyi başlangıç noktası olacak.
Sevilla için en az 2-3 gününüzü ayırmalısınız.
Granada
El Hamra Sarayı ile ünlü olan Granada, İslam, Hristiyan ve Yahudi kültürlerinin harmanlandığı şehirlerin başında geliyor. Sırtını Sierra Neveda Dağları’na dayayan şehir yarımadada İslam hakimiyeti döneminde de en önemli şehirlerdendi.
Şehrin en önemli simgesi ise El Hamra Sarayı. 13.-14. yüzyıllarda inşa edilen saray kompleksi, taş işçiliği, avluları ve göz alıcı bahçeleriyle tam bir şaheser. Albayzin (Albaicín) Mahallesi şehrin Müslüman geçmişini görebileceğiniz yerlerin başında geliyor. Flamenko kültürünün de önemli merkezi olan Granada’da ayrıca Sacromonte Mağaralarını İspanya’nın en önemli Rönesans yapılarından olan Granada Katedrali’ni de görebilirsiniz.
El Hamra kadar şehrin kendisi de oldukça etkileyici olduğundan buraya 1 ya da 2 gününüzü ayırabilirsiniz.
Córdoba
Endülüs Emevileri’ne başkentlik yapmış Córdoba, o dönemlerde İslam dünyasının en önemli bilim ve kültür merkezlerinden biriydi. Roma döneminde de önemli bir yere sahipmiş ama asıl altın çağını Endülüs Emevîleri zamanında yaşamış.

Büyüleyici Mezquita (Büyük Cami), Roma Köprüsü ve Juderia Mahallesi bölgede en çok ilgi gören noktalar arasında. Ben gezerken Cordoba sokaklarına da bayıldım. Daracık sokaklar, onların açıldığı küçük meydanlar, çiçekli pencereler, rengârenk sokaklarda nereye bakacağınızı bilemiyorsunuz. Şehrin en meşhur yemeklerinden biri olan ve domates, sarımsak, zeytinyağı ve ekmekle yapıla soğuk çorba Salmorejo’yu denemeyi unutmayın.
Burası için en az 1 gününüzü ayırmalısınız.
Málaga
Costa del Sol’un en önemli merkezlerinden biri olan Malaga, Pablo Picasso’nun da doğum yeri. Malaga aynı zamanda deniz tatili sevenler arasında popüler olduğundan burası bölgenin ikinci giriş kapısından biri sayılıyor.
Müthiş manzaralar sunan tarihi lcazaba ve Gibralfaro Kalesi, ünlü ressamın eserlerinin sergilendiği Picasso Müzesi, şehir merkezindeki ihtişamlı Málaga Katedrali görülebilecek yerlerin başında geliyor.
Ayrıca şehir merkezine yakın Playa de la Malagueta Plajı, doğa ve macera sevenler için nefes kesici bir yürüyüş parkuru olan Caminito del Rey alternatif arayanlar için iki güzel seçenek.
Endülüs için fazla vaktiniz yoksa burayı pas geçebilirsiniz ama ille de göreyim derseniz yarım gün ya da 1 gün burası için yeterli olacaktır.
Cádiz
3000 yıllık tarihiyle Avrupa’nın en eski şehirlerinden biri olan Cadiz, muhteşem sahilleri ve tarihi merkezleriyle Endülüs’ün öne çıkan liman şehri. Cadiz’in yıldızı Columbus’un Amerika’ya yolculuklarıyla parlamaya başlıyor. Columbus, 2. ve 4. Amerika seferlerine Cadiz’den yola çıkınca buranın önemi artıyor ancak yıldızı asıl 18. yüzyılda parlıyor.
Altın kubbesiyle göz alıcı Cádiz Katedrali’ni görmeli ve kulesinden muhteşem deniz manzarası izlemelisiniz. La Caleta Plajı şehre en yakın plaj ama, Atlantik’in serin sularında yüzmek ve gün batımını izlemek istiyorsanız Santa María Plajı ve Victoria Plajı bunun için ideal yerler.
Cádiz’in en canlı bölgelerinden biriyse La Viña Mahallesi. Dar sokakları, yerel tapas barları ve bohem atmosferiyle ünlü olan bu mahalle, özellikle Cádiz Karnavalı döneminde büyük bir hareketlilik kazanıyor. Bu ünlü karnaval zamanı şehir, kostümler, müzik grupları ve sokak partileriyle oldukça renkli bir hale bürünüyor.
Cadiz için 1 gün yeterli olacak.

Marbella
Marbella, Endülüs’ün en gözde sahil şehirlerinden ve Costa del Sol’un lüks ve şıklıkla özdeşleşmiş noktalarından biri. Göz alıcı plajları, tarihi eski şehri, ünlü yat limanı ve hareketli gece hayatıyla hem deniz tatili hem de kültürel keşif için harika bir durak.
İki farklı dünyayı bir araya getiren şehirde bir yanda, geleneksel Endülüs mimarisinin dar sokaklarında kaybolabileceğiniz tarihi Casco Antiguo (Eski Şehir), diğer yanda ise dünya çapında ünlü restoranları, lüks butikleri ve yat limanı ile Puerto Banús gibi modern ve gösterişli bölgeler bulunuyor.
Plaza de los Naranjos, yani Portakal Ağaçları Meydanı, bölgenin en karakteristik noktalarından biri ve günün her saati keyifli bir mola vermek için ideal.
Deniz ve sahil keyfi yapmak isteyenler La Fontanilla, Cabopino ve Nikki Beach gibi plajları tercih edebilir. Daha lüks arayanlarsa yat limanı, dünyaca ünlü markaları, şık restoranları ve gece kulüpleriyle öne çıkan Puerto Banus’a uğrayabilir.
Aynı zamanda, Marbella çevresinde çok sayıda golf sahası bulunuyor ve burası Avrupa’nın en önemli golf destinasyonlarından biri olarak kabul ediliyor. Chiringuito olarak bilinen sahil restoranlarında taze deniz ürünlerinin tadına bakabilir ya da Michelin yıldızlı restoranlarda gurme lezzetleri deneyimleyebilirsiniz.
Deniz keyfini uzatmak istemezseniz burası için yarım gün ya da 1 gün yeterli olacaktır.
Jerez de la Frontera
Jerez de la Frontera, Endülüs’ün en otantik şehirlerinden biri galiba… Flamenko, şeri şarabı (sherry) ve safkan Endülüs atlarıyla oldukça ünlü. Tarihi, kültürü ve gastronomisiyle bölgenin ruhunu en iyi yansıtan şehirlerin başında geliyor.
Burası aynı zamanda İspanya’nın en önemli şarap üretim merkezlerinden biri olarak biliniyor. Şehirdeki tarihi bodegalar(şarap mahzenleri), bu eşsiz içeceğin üretim sürecini görmek ve farklı türlerini tatmak için mutlaka ziyaret edilmeli. Şarap tutkunu iseniz González Byass (Tío Pepe), Lustau ve Sandeman gibi ünlü şaraphanelerin tadım turlarına katılabilirsiniz.
Jerez, aynı zamanda flamenkonun doğduğu yerlerden biri olarak kabul ediliyor. Her yıl düzenlenen Festival de Jerez, dünyanın dört bir yanından dansçıları ve müzisyenleri bir araya getirerek unutulmaz performanslara sahne oluyor.
Jerez’in bir diğer simgesi ise dünyaca ünlü Real Escuela Andaluza del Arte Ecuestre (Kraliyet Endülüs Binicilik Okulu). Safkan Endülüs atlarının olağanüstü yeteneklerini sergilediği gösteriler, atçılık sanatının zirvesini olarak gösteriliyor.
Burası için yarım gün yeterli olacaktır.
Beyaz Köyler – Pueblos Blancos
Endülüs’ün beyaz evleriyle ünlü bu köyleri “Pueblos Blancos yani Beyaz Köyler” olarak biliniyor. Bölge Sierra de Cádiz ve Málaga’nın iç kesimlerinde. Bu köyler, Arnavut kaldırımlı dar sokakları, çiçeklerle süslenmiş balkonları ve muhteşem manzaralarıyla tam kartpostallık manzaralara sahip. Bu köylerde de İslam ve Hristiyan kültürlerinin izlerini görmek mümkün.
İşte Endülüs’ün en güzel beyaz köylerinden bazıları:
– Ronda
Yüksek kayalıkların üzerine kurulu Ronda’yı cazip kılan yanı da bu büyüleyici konumu. Şehir, derin bir kanyon olan El Tajo tarafından ikiye ayrılmış ve bu kanyonu birbirine bağlayan Puente Nuevo Köprüsü’yle ikonik bir görüntü oluşturuyor. 18. yüzyılda inşa edilen bu görkemli taş köprü, 98 metre yükseklikten aşağıya bakan nefes kesici manzaralara hakim ve şehrin en çok fotoğraflanan noktalarından birisi. Beni de buralara çeken bu görkemli yapısı oldu sanırım. Ronda’nın bir diğer önemli özelliği, İspanya’daki en eski boğa güreşi arenalarından birinin burada olması. Plaza de Toros, 1785 yılında inşa edilmiş ve boğa güreşi tarihinde önemli bir yere sahip.

– Zahara de la Sierra
Sierra de Grazalema Doğal Parkı içinde yer alan bu köy, Zahara Barajı’nın turkuaz sularıyla çevrili ve tepesinde yükselen Mağribi Kalesi ile ünlü. Dağ yamacına yayılmış beyaz evleri ve çiçeklerle süslenmiş avluları ile gerçekten masalsı bir görünüme sahip.
– Grazalema
Grazalema, yemyeşil doğası ve geleneksel Endülüs mimarisi ile dikkat çeken yerlerden. Sierra de Grazalema’da yer aldığı için doğa yürüyüşçüleri ve fotoğrafçılar arasında oldukça popüler. Burada üretilen ünlü keçi peyniri (queso payoyo), mutlaka denenmesi gereken yerel lezzetlerin başında geliyor.
– Setenil de las Bodegas
Bu köyü diğer köylerden ayıran önemli bir özelliği var. Kayaların altına inşa edilmiş evleriyle ünlü köyün fotoğraflarını sosyal medyada mutlaka görmüşsünüzdür. Calle Cuevas del Sol adı verilen sokaktaki evler, devasa kaya kütlelerinin doğal bir tavan görevi gördüğü eşsiz bir yapıya sahip. Köyde aynı zamanda şarap mahzenleri ve geleneksel tapas barları oldukça meşhur.
– Arcos de la Frontera
Dar sokakları ve panoramik manzaraları ile ünlü olan Arcos de la Frontera, beyaz köylerin giriş kapısı olarak kabul ediliyor. Guadalete Nehri kıyısında yer alan bu köy, görkemli kiliseleri, tarihi kalıntıları ve muhteşem gün batımı manzaraları ile öne çıkıyor.

– Vejer de la Frontera
Sahile yakın konumda bulunan Vejer de la Frontera, hem tarih hem de deniz tatili yapmak isteyenler için ideal bir yer. Eski Mağribi Kalesi, beyaz badanalı evleriyle oldukça güzel. Ayrıca sörf yapmayı sevenler yakınlardaki El Palmar Plajı’nı mutlaka görmeli.
– Mijas
Málaga’ya yakın bir konumda yer alan Mijas, tipik beyaz evleri, dar sokakları ve eşek taksileriyle (burro-taxi) ünlü bir köy. Mijas Pueblo, geleneksel bir Endülüs köyü havasını korurken, aynı zamanda sahile yakınlığıyla da turistleri kendine çekiyor.
– Frigiliana
Frigiliana, Málaga’nın en güzel köylerinden biri olarak kabul ediliyor ve Endülüs’ün en iyi korunmuş beyaz köylerinden biri burası. Mavi kapıları, renkli çiçeklerle süslenmiş balkonları ve harika deniz manzaralarıyla hayran kalınacak bir yer.
Tarifa
Endülüs’ün en güneyindeki Tarifa’ya beni en çok çeken şey konumu oldu. Tarifa, İspanya’nın ve Avrupa’nın en uç noktası olarak bilinen büyüleyici bir sahil kasabası. Cebelitarık Boğazı’nın hemen kıyısında ve Atlantik Okyanusu ile Akdeniz’in kesiştiği noktada karşınızda, hem de sadece 14 kilometre uzaklıkta Afrika kıtasını görebilmek bana inanılmaz duygular hissettirmişti. Bir gezginin olmak isteyeceği en özel noktalardan biriydi bana göre… Gelirken niyetliydim ama burada durup karşı kıyıyı izlediğimde o boğazı kesinlikle geçmem gerektiğini düşünmüştüm. Ertesi günse bir gemiyle kendimi Fas’ta bulmuştum.

Bu eşsiz konumu sayesinde Tarifa, hem Avrupa hem de Afrika kültürünün kesiştiği bir nokta olmuş. Şehir, özellikle rüzgâr sörfü ve kite sörf tutkunlarının Avrupa’daki en popüler noktalarından biri. Levanteve Poniente rüzgarlarının güçlü estiği bu bölgede yıl boyunca ideal rüzgâr koşulları var. Playa de Los Lances ve Valdevaqueros gibi geniş, altın kumlu plajlar, sörfçülerin ve doğa severlerin gözdesi.
Doñana Milli Parkı
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış Doñana Milli Parkı, İspanya’nın en büyük ve en önemli doğal koruma alanlarından biri. Konumu ise Endülüs’ün güneybatısında, Huelva, Sevilla ve Cádiz eyaletleri arasında. 1969 yılında milli park ilan edilen bu bölge, Avrupa’nın en büyük sulak alan ekosistemlerinden biri.
Park, özellikle göçmen kuşların ana durak noktalarından olduğu için kuş gözlemcileri arasında oldukça popüler. Flamingolar, balık kartalları, gri balıkçıllar ve nadir türler arasında yer alan İber kartalı gibi kuş türleri burada gözlemlenebiliyor. Bir de Doñana İber vaşağı (Lynx pardinus) gibi nesli tükenme tehlikesi altında olan türler de burada yaşıyor. Doğa yürüyüşleri için de harika rotaları var.
Doñana Milli Parkı’nı keşfetmenin en iyi yolu rehberli turlar ile bölgeyi gezmek. Başlıca ziyaret noktaları arasında El Rocío Köyü (El Rocío Hac Yürüyüşü), La Rocina Ziyaretçi Merkezi (Kuş gözlem noktaları), Acebuche Ziyaretçi Merkezi’ni (İber vaşağı) sayabilirim.
Úbeda ve Baeza (UNESCO Dünya Mirası Şehirleri)
Úbeda ve Baeza, İspanya’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan iki tarihi şehri.
– Úbeda
Úbeda, Jaén iline bağlı bir şehir ve büyüleyici bir tarihi merkeze sahip. Şehir, Rönesans dönemi yapılarıyla ünlü ve İspanya’daki Rönesans sanatının merkezi olarak kabul ediliyormuş. Şehirde Santa María de los Reales Alcázares Kilisesi, Vazquez de Molina Meydanı, Palacio de las Cadenas ziyaret edilebilir.
– Baeza
Baeza da Jaén iline bağlı ve Úbeda’nın hemen yakınlarında bulunan bir diğer UNESCO Dünya Mirası şehri. Yine Rönesans dönemi yapılarıyla dikkat çeken Baeza hem mimari hem de tarihi açıdan büyük bir öneme sahip.
Gotik tarzdaki Baeza Katedrali (Catedral de Baeza), Rönesans dönemi saraylarından Antiguo Palacio de Jabalquinto ve şehrin en önemli meydanı Plaza del Pueblo mutlaka görülmeli.
Carmona
Sevilla’ya sadece 30 kilometre uzaklıktaki bu tarihi şehir de Endülüs’te görülmeye değer yerlerin başında geliyor. Roma döneminde önemli bir şehir olan Carmona’da surlar, nekropol bu dönemin izlerini bulabileceğiniz yerler. Şehrin en dikkat çekici yapılarından biri ise Alcázar de la Puerta de Sevilla isimli kaleye benzeyen giriş kapısı. Aynı zamanda bir tepeye inşa edilen Parador de Carmona Oteli’ne de uğrayın. Buradan hem vadinin en güzel görüntüsünü izlersiniz hem de kendinize güzel bir içki molası vermiş olursunuz.

ENDÜLÜS GEREKLİ BİLGİLER
İspanya’nın para birimi nedir?
Euro
Endülüs’te ne yenir? Endülüs’te nerede yenir?
Endülüs mutfağı da bölgenin zengin tarihi ve kültürel çeşitliliğinden büyük ölçüde etkilenmiş. Hem İslam hem de Hristiyan kültürlerinin birleşimiyle şekillenen Endülüs mutfağı, taze malzemeler, zeytinyağı, baharatlar, deniz ürünleri ve etlerle dolu. Ayrıca bölgedeki topraklar, iklim ve tarım çeşitliliği, mutfağın hem zenginliğini hem de çeşitliliğini artırıyor.
Endülüs’te ne yenir ve nerede yenir bunları ENDÜLÜS – YEME -İÇME REHBERİ yazımda detaylıca anlattım.
Endülüs’te nerede kalınır?
Endülüs’ün tarihi dokusu, kültürel zenginliklerini konaklama alanında da hissedeceksiniz. Tarihi binalarda yer alan görkemli otellerden çatısı havuzlu hostellere kadar çok renkli ve çok türde seçeneği burada bulabileceksiniz. Peki, Endülüs’te nerede kalınır? İşte şehir şehir en iyi konaklama bölgeleri ve otel önerileri:
Sevilla – Endülüs’ün kalbi
Şehirde konaklamak için en iyi bölgeler:
- Santa Cruz: Tarihi ve turistik yerlere yakınlık, romantik atmosfer.
- El Arenal: Tapas barları, kültürel etkinlikler ve hareketli gece hayatı.
- Triana: Otantik bir flamenko deneyimi ve yerel yaşam.
Sevilla’da konaklama önerilerimin olduğu SEVİLLA’DA NEREDE KALINIR yazım size yardımcı olabilir.
Granada – El Hamra’nın büyüsü
Şehirde konaklamak için en iyi bölgeler:
- Albaicín: Geleneksel Endülüs evleri, dar sokaklar ve muhteşem El Hamra manzarası.
- Centro: Şehir merkezinde alışveriş, restoran ve ulaşım kolaylığı.
- Realejo: Daha sakin ve yerel bir deneyim için ideal.
Tüm GRANADA OTELLERİ için buraya bakabilirsiniz.
Córdoba – Tarihi ve kültürel hazineler
Şehirde konaklamak için en iyi bölgeler:
- Judería: Tarihi merkezin tam kalbinde.
- Centro: Alışveriş ve yeme-içme için ideal.
- Ribera del Guadalquivir: Nehir kenarında daha sakin bir atmosfer.
Tüm CORDOBA OTELLERİ için buraya bakabilirsiniz.

Málaga – Sahil ve sanat şehri
Şehirde en iyi konaklama bölgeleri:
- Centro Histórico: Tarihi yapıların ortasında hareketli bir konaklama.
- Malagueta: Sahile yakın ve lüks oteller için ideal.
- Soho: Sanat galerileri ve alternatif gece hayatı.
Tüm MALAGA OTELLERİ için buraya bakabilirsiniz.
Ronda – Romantik ve doğa ile iç içe
Şehirde konaklamak için en iyi bölgeler:
- Eski Şehir (La Ciudad): Tarihi dokuyu hissetmek için ideal.
- Yeni Şehir (El Mercadillo): Restoran ve mağazalara daha yakın.
Tüm RONDA OTELLERİ için buraya bakabilirsiniz.
Cádiz – Deniz ve tarihi birlikte yaşayın
Şehirde konaklamak için en iyi bölgeler:
- Casco Antiguo: Tarihi merkezin tam ortasında.
- La Viña: Deniz kenarında bohem bir atmosfer.
Tüm CADİZ OTELLERİ için buraya bakabilirsiniz.
İspanya vize istiyor mu?
Avrupa birliği ülkesi olan İspanya için Schengen vizesi gerekiyor. Turistik kategorisinde yapacağınız başvuru ile yapılan değerlendirmelere göre farklı sürelerde vize alabiliyorsunuz.
Bölgede gezerken Cebelitarık özel bölgesine girmek istiyorsanız İngiliz vizenizin de olması gerekiyor. Hazırda varsa kullanmak için iyi bir fırsat olabilir ama eğer yoksa bence özellikle girmeseniz de olur.
SCHENGEN VİZESİ NASIL ALINIR bu yazıda detaylarını bulabilirisiniz.

Yalnız gidilir mi?
Avrupa’da bir kadın gezgin olarak birçok yeri yalnız gezdim. İspanya’ya birçok kez hem yalnız hem de arkadaşlarımla gittim. 2023’te Endülüs’e yaptığım gezide de yalnızdım. Gözlemlerime göre şunu söyleyebilirim ki, İspanya tek başıma rahatça gezebileceğim yerlerden biri. Ancak ben her zaman tedbiri elden bırakmadan özellikle geceleri geç saatlerde dikkatli olmakta fayda olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca büyük şehirlerde başınıza gelebilecek küçük hırsızlıklara İspanya’da da bolca denk gelebiliyorsunuz. Seyahatte başıma gelen tek cüzdan çaldırma olayını Barselona’da yaşamıştım. O yüzden cüzdan, telefon, fotoğraf makinesi gibi değerli şeylerinize biraz daha fazla dikkat etmenizi öneririm.
Daha çok fotoğraf ve geziler için instagram sayfamı takip etmeyi unutmayın: Figen Kokol