Masallara layık bir saray İshak Paşa. Bir tepenin yamacına kurulmuş saray, artık ıssızlığın tam ortasında. Uzaklarda yükselen yeni şehri seyrediyor. Gün batımlarındaysa öylesine güzel ve etkileyici oluyor ki. Burası Osmanlı’nın doğudaki tek ve son sarayı. Taşlara oyulmuş bu görkemli yapı birçok efsanenin de baş kahramanı. Çok uzun zaman önce gördüğüm karlı bir fotoğrafı ile yıllardır hayallerimi süsleyen yapıyı ben sonbaharda görme fırsatı buldum. İşte, Doğubayazıt’ın gözdesi İshak Paşa Sarayı ile ilgi tüm detayları bu yazıda bulacaksınız.
99 yılda tamamlanan yapı, taş işçiliği ve oymacılığının muhteşem örnekleriyle bezenmiş. Avlular, anıtsal giriş kapıları, harem odaları, salonlar bu detaylarla dolu. Dünyada kalorifer sisteminin ilk örneklerinden biri de bu binada kullanılmış. Osmanlı İmparatorluğu’nun son önemli eseri olarak gösterilen saray Osmanlı’nın doğudaki tek sarayı olma özelliğini de taşıyor aynı zamanda.
1685 yılında Çolak Abdi Paşa zamanında başlayan sarayın yapımı 1784 yılında Çıldıroğulları Beyliği’nden II. İshak Paşa zamanında tamamlanır. Yapan ustanın ismi bilinmese de Ahıskalı ustalar tarafından yapıldığı söyleniyor. Bu kadar uzun zaman diliminde yapılan binada farklı dönemlerin etkilerini görmek mümkün. En çok Osmanlı ve Selçuklu etkisinin görüldüğü yapıda aynı zamanda İran, Gürcü, Kafkas esintilerini de görebiliyorsunuz. Ayrıca binada batıdan gelme gotik, rokoko, barok üsluplarına da rastlayabiliyorsunuz.
İshak Paşa Sarayı hikayesi ve efsaneler
99 yıl süren inşa aşamasında saray birçok kez sahip değiştirmiş. Bu kişilerin estetik anlayışları da hiç şüphesiz mimari süreci etkilemiş ve bu yüzden tamamlanmasının bu kadar uzadığı ileri sürülüyor. Binaya adını veren İshak Paşa ise en çalkantılı isimlerden biri. Başarılarından dolayı bölgenin (Kars) beylerbeyliğine atanan İshak Paşa söylentilerden birine göre, toplamak ve merkeze yollamak zorunda olduğu vergilerin bir kısmını bu binanın inşasında kullandığı iddiası ile sürgüne gönderilir ve orada ölür.
Bir başka hikâyede ise İshak Paşa’ya konuk olan İran elçisi bir süre sonra Topkapı Sarayı’na gittiğinde İshak Paşa Sarayı’nın güzelliği ve ihtişamından öyle çok bahseder ki, söylentiye göre bu da onun azil edilme nedeni olur.
Saray ile ilgili bir efsane ise sarayın daha sonraki sahiplerine ait. Suluçem Köyü ağasının güzelliğiyle dillere destan kızı Perişan Hanım ile Halil Bey’in aşkı. Sarayın o zamanki sahibi Behlül Bey’in yeğenidir Halil. At seyisi Gello’nun yalanları yüzünden yeğenini öldüren Behlül Bey, daha sonra Perişan Hanım’ı kendine eş olarak almak ister. Ancak Perişan Hanım düğün gecesi gelinliği ile minareye çıkarak Gello’nun hilelerini ve Halil’e olan aşkını itiraf ettikten sonra kendini aşağıya bırakır.
Yaşar Kemal’in Ağrı Dağı Efsanesi kitabında anlattığı Gülbahar ile Ahmed’in hikayesi de bu sarayda geçen destansı aşklardan bir başkası.
Saray zamanla tahrip olur
Eskiden Doğubayazıt şehrinin çevrelediği saray artık tek başına. Yıllar içerisinde ovaya taşınan şehri şimdi uzaklarda görebiliyorsunuz. Yapayalnız kalmış saraya hemen yakınlarında yer alan Eski Bayazıt Cami, Ahmed-i Hani Türbesi ve kayalıklarda bazı kalıntıları kalmış Urartu Kalesi yoldaşlık ediyor.
1828 yılındaki ilk Rus işgali sırasında şehir de saray da büyük zarar görür. 1854 ve 1877 yıllarındaki 2. ve 3. işgaller sırasında yine harap edilir, altın kapısı sökülerek Moskova’ya götürülür. 1840 yılındaysa saray bir de deprem geçirir.
Doğunun bu özel sarayı yıllar içerisinde birçok hasar görse de cami kısmı neredeyse bozulmadan günümüze ulaşabilmiş. Yakın zamanda geçirdiği restorasyon sonrası çatı kaplaması nedeniyle birçok eleştiriye maruz kalmış. Tartışmalar uzmanların bileceği iş ama bu güzel yapının tekrar kazanılması bence çok yerinde olmuş.
Bunca güzelliği barındıran İshak Paşa Sarayı, çok yerinde bir kararla 2000 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilmiş. Kalıcı liste için hale beklemede. Listenin tamamını görmek isterseniz TÜRKİYE’DEN UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİ’NE GİREN EŞSİZ ESERLER yazıma bakabilirsiniz.
İshak Paşa Sarayı’nın özellikleri
7600 metrekarelik alana inşa edilen yapı, Karaburun Tepesi üzerine kurulmuş. 115 x 50 metre boyutlarındaki binada bazı alanlar tek, bazı alanlar iki, bazı alanlar ise üç katlı olarak planlanmış. Osmanlı saray geleneğine bağlı kalınarak oluşturulan bina planının Topkapı Sarayı’nın küçültülmüş hali olduğu söyleniyor uzmanlarca. Bir saray içerisinde yer alması gereken harem, toplantı odaları, depolar, cephanelik, zindan, aşevi, hizmet odaları, hamam gibi birçok bölümü var.
Sarayın inşasında kullanılan taşlar Ağrı yakınlarındaki ocaklardan çıkarılmış. Her ne kadar sarayı yapan ustaların isimleri belli olmasa da sarayın farklı köşelerinde bu ustaların kendi sembol ve işaretlerine rastlanıyor.
Sarayın tek girişi ise doğu cephesinde… Önce anıtsal bir taç kapı sonrasında da dış avlu sizi karşılıyor. Burada bekleme odaları, ahırlar ve zindan var. Ünlü Süt Çeşmesi de burada. Bu ikili çeşme “Su ve Süt Çeşmesi” olarak biliniyor. Her zaman kapıları halka açık olan sarayın bu çeşmesinden özel günlerde süt akıyormuş.
Zindan bölümü sarayın ilginç yerlerinden. Yapıldığında merdivensiz olan bölüme şimdi ziyareti kolaylaştırmak için merdivenler eklenmiş. Sadece küçük aydınlatma pencereleri olan bu bölümlere mahkumlar pencereden iple indirilirmiş o zamanlar.
Daha sonra iç avluya yani ikinci avluya geçiliyor. Burası işlemeleriyle en etkileyici bölümlerden biri. Buranın etrafında ise harem, selamlık, toplantı salonları ve camiye giriş yapacağınız kapılar bulunuyor. Özellikle harem kısmına girilen kapı, taş işçiliğinin en muhteşem örneği. İçerdeki odalar vadinin muhteşem manzaralarına bakıyor. Her odada ocak ve dolap yerleri var. Sarayın ısıtılması için ocakların yanı sıra kalorifer sistemine benzeyen bir sistem kullanılmış. Sıcak su, toprak künkler aracılığıyla yapı içerisinde dolaştırılıyor, böylece odaların ısınması sağlanıyormuş. Bu boruları da binayı gezerken görebiliyorsunuz.
Muhteşem Merasim ve Eğlence Salonu
Harem bölümünden gireceğiniz Merasim ve Eğlence Salonu binanın en özel bölümlerinden biri. Sütunlar, duvar kabartmaları ve iki renkli taşla süslenmiş salon görülmeye değer yerlerin başında geliyor.
Kesme taştan yapılan tek minareli camisi ise sarayın bugüne kadar bozulmadan kalabilmiş tek bölümü. İçeride duvarlara oyulmuş ayetler ve doğa motifleri hakim. İki renkli taştan yapılan minaresi de saraya güzel bir görünüm vermiş.
Sarayın bölümleri:
Dış cephe
Birinci ve ikinci avlu
Zindan
Selamlık dairesi
Cami binası
Aşevi (Darüzziyafe)
Hamam
Harem dairesi odaları
Fırın
Merasim ve eğlence salonu
Kalorifer sistemi
Taç kapılar
Cephanelik ve erzak odaları
Türbe binası
İshak Paşa Sarayı nerede?
İshak Paşa Sarayı Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde yer alıyor. Şehre yaklaşık 7 kilometre uzaklıktaki Karaburun Tepesi’nde.
İshak Paşa Sarayı’na ne zaman gidilir?
Saray her mevsim farklı güzellikler sunuyor. Benim gibi karlı görüntüsünün hayranıysanız ocak ve şubat ayları bunun için en uygun zamanlar. Mayıs – haziran gibi ova bir süreliğine yeşile bürünüyor.
Temmuzdan sonrada kuruyan çimenler yüzünden bölgeye artık kızıl bir renk hâkim oluyor. Uçsuz bucaksız bu kızıllık da bana çok çekici geldi açıkçası. Ben eylül ortalarında gittiğimden şimdilik sadece bu görüntüsünü görebildim.
İshak Paşa giriş ücreti ve ziyaret saatleri
Giriş ücreti 10 TL ve Müze Kart geçerli.
Yaz dönemi açılış saati 08.00 – 19.30
Kış dönemi açılış saati 08.30 – 17.00
(Ancak pandemi sürecinde açılış saatler değişmiş. Ben 2020 eylül ayında gittiğimde 10.00’da açılıyordu. O yüzden gitmeden önce saatleri kontrol etmenizi öneririm.)
İrtibat içim İshak Paşa Sarayı’nın telefonu: (0472) 215 32 17
İshak Paşa Sarayı’na nasıl gidilir?
İshak Paşa Sarayı’na gitmek için Doğubayazıt’a gelmeniz gerekiyor. Doğubayazıt’a gelmek için uçağı tercih ederseniz en kolay yol Ağrı üzerinden gelmek. THY ve Pegasus’un Ağrı’ya düzenli uçuşları var. Ağrı’dan Doğubayazıt’a gelmek yaklaşık 1 – 1,5 saat arası sürüyor.
Hava yoluyla diğer seçenekler ise Iğdır’dan ya da Van üzerinden gelmek. Iğdır’dan araçla Doğubayazıt’a gelmek yine 1 saat, Van’dan gelmek ise 2 saatten biraz fazla sürüyor.
Ben Karadeniz gezisindeyken Doğubayazıt’a geçmeye son dakika karar verdiğimde Yusufeli’ndeydim. Şansıma bağlantı da kolay oldu. Önce Yusufeli’nden dolmuşla Erzurum Otogarı’na oradan da yine dolmuşla direk olarak Doğubayazıt’a geldim. Yusufeli – Erzurum arası dolmuşla 3 saat, Erzurum – Doğubayazıt arası yine dolmuşla 4 saat kadar sürüyor. Yusufeli – Erzurum arası dolmuş ücreti 60 TL, Erzurum – Doğubayazıt dolmuş ücreti de 60 TL.
Karayoluyla geliyorsanız Kars’tan, Van’dan, Iğdır’dan dolmuşla ya da otobüsle ulaşma imkânınız var.
İshak Paşa Sarayı’na ulaşım
Şehre ulaştığınızda İshak Paşa’ya gitmek için yine birkaç yol var. Yaz mevsiminde gelmişseniz işiniz daha kolay; belediye binasının önünden İshak Paşa’ya kalkan servisleri kullanabilirsiniz. Sabah 08.00 – 09.00 gibi başlayan servisler akşam 17.00’ye kadar devam ediyor. Fiyatı 3,5 lira.
Diğer bir yöntem ise taksi ile gitmek. Şehir içinde bolca bulunan taksilerle tek yön 30 liraya gidebilirsiniz. Pazarlık etme hakkınız var tabi ki. Taksi ile gidiş dönüş anlaşırsanız sizi belirli bir süre bekleyip tekrar şehre bırakıyor. Tek yön giderseniz gündüz saatlerinde saraya gidip gelen taksi ya da dolmuşlardan biriyle dönüş yapabilirsiniz.
Yürüyüş seviyorsanız 6 – 7 kilometrelik yolu yürümek de bir alternatif. Giderken yolun son bölümleri çıkış içerdiğinden biraz daha zahmetli olabilir ama dönüş yokuş aşağı yüründüğünden daha kolay. Ben akşam gün batımı için gittiğimde artık dolmuş bitmiş, taksiye de denk gelmediğimden şehre yürüyerek dönmek zorunda kaldım. 1 saatten biraz fazla sürmüştü.
Başka neler var?
Eski Bayazıt Cami ve İslam alimi Ahmed-i Hani Türbesi, Urartu Kalesi (Doğubayazıt Kalesi), Keçi Deliği, 10 – 15 dakikalık yürüyüş mesafesindeki Ahmed-i Hani Kent Müzesi ve Geleneksel Doğubayazıt Evi yakın mesafede gezilecek yerler arasında.
Ağrı Dağı zaten Doğubayazıt’ın en hâkim manzarası. Şehrin büyük kısmından harika görüntüsünü izleyebiliyorsunuz. Bildiğim kadarıyla resmi olarak zirveye çıkış halen yasak ama yakınlarına gitme şansı bulabilirsiniz belki.
Ayrıca Nuh’un Gemisi kalıntıları, Meteor Çukuru, önemli bir kuş cenneti olan Doğubayazıt Sazlığı, doğal bir anıt sayılan 100 metre uzunluğundaki Buz Mağarası, Kerem ile Aslı hikayesinin burada geçtiğine inanılan Keşişin Bahçesi, Balık Gölü araçla rahatlıkla ulaşabileceğiniz mesafelerde.
Eğer daha fazla vaktiniz varsa 2 saat mesafedeki Van’ı ve Akdamar Adası’nı da ziyaret edebilir, hatta Kars’a kadar uzanabilirsiniz.
Fotoğraf için en iyi noktalar ve ipuçları
Sarayın hemen üzerinde kısa bir yürüyüşle ulaşabileceğiniz Paraşüt Cafe’nin önünden görüntü çok güzel.
Eğer geniş açı kullanıyorsanız, ana giriş kapısının önündeki kayalıktan da güzel bir açı yakalayabilirsiniz.
Eski Bayazıt Cami’nin bahçesinden ve bahçenin köşesinden çıkabileceğiniz kalenin alt bölümlerinden de güzel görüntüler var. Kayalıkların orası biraz tehlikeli, o yüzden yalnızsanız çok dikkatli olun.
Urartu Kalesi’ne gitmek için kullanacağınız Keçi Deliği de vadiyle beraber en güzel görüntüleri alabileceğiniz yerlerden. Ancak buraya çıkmak da, delikten geçmek de biraz zahmetli. Hele biraz kilonuz varsa delikten geçmek imkansız. Geçtikten sonra da çok dikkatli olun. Fotoğraf çekmek için oldukça küçük bir alan var.
Bu arada fotoğraf için en iyi zaman bana göre akşam gün batımı saatleri. Renkten renge giren gökyüzü müthiş manzaralar sunuyor. Ancak bu saat biraz kalabalık olduğundan etrafta insanlar ve arabalar çok fazla oluyor. Daha sakin hali için saat gün doğumunu da deneyin mutlaka.
Yalnız gidilir mi?
Doğu Karadeniz’de bu seneki turumda Rize’den başlayıp, Maçahel’e, Arhavi’ye, Karagöl’e, Yusufeli’ne, Yaylarlar Köyü’ne ve oradan Erzurum üzerinden Doğubayazıt’a gittim. Gezinin büyük kısmında yalnız seyahat ettim. Özellikle de Doğubayazıt tarafında yalnızdım. Sokaklar, çarşılar erkek egemen bir yaşam görüntüsü verse de herhangi rahatsız edici bir durumla karşılaşmadım açıkçası. Çoğu zaman yardımcı olmaya çalışan birçok kişi vardı. İzlenimlerim bölgede yalnız seyahat etmekte bir sıkıntı yaşanmayacağı yönünde. Ancak ben her zaman özellikle geceleri çok geç saatlerde sokaklarda yalnız dolaşmamaya dikkat etmenizi tavsiye ediyorum.
Daha fazla fotoğraf ve güncel gezileri kaçırmamak için Instagram sayfamı takip etmeyi unutmayın: Figen Kokol
Yorumlar kapandı...