Adaların kendine has havasını çok seviyorum. Anakaraya ne kadar yakın olsalar da kendine özgü bir doku oluşturmayı başarıyorlar. Türkiye’nin en büyük adası Gökçeada da bunlardan biri. Bu güzel Egeli, mimarisi, yemekleri, organik tarımı ile son yıllarda turizmden hak ettiği ilgiyi görmeye başladı. Ben de size bu yazıda Gökçeada’yı tanımak için güzel ipuçları verip Gökçeada gezilecek yerler ile ilgili detayları aktaracağım.
Çanakkale’ye bağlı adanın yaklaşık 10 bin kadar nüfusu var. Doğası ve birçok turistik bölgeye göre sakin oluşu nedeniyle huzur arayan büyük şehirlilerin bir kaçış noktası olmuş.
Gökçeada aslında “en”lerin yeri. En başta dediğim gibi Türkiye’nin en büyük adası olmasının yanında Türkiye’nin en batı ucu da burada. Dünyanın ilk ve (şimdilik) tek “cittaslow” adası da burası.
Biraz tarih
Adanın eski adı İmbros iken 1455 yılında Osmanlılara geçtikten sonra İmroz adıyla anılmaya başlanmış. Gökçeada isminiyse 1970 yılında almış.
Yüzyıllar boyunca Atina ve Roma hakimiyetindeyken bu duruma 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet son vermiş. 1922-23 yıllarında bir dönem Yunan işgaline uğramış ama Lozan Anlaşması’ndan sonra 22 Eylül 1923’te Türkiye’ye bağlanmış.
Mübadele döneminde İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada Rumları mübadeleden hariç tutulduğundan adada hala Rum nüfusu yaşıyor. Ancak yıllar içerisinde adadan büyük şehirlere, Yunanistan’a göç eden Rumlar son yıllarda adaya tekrar dönmüş, mekanlar açmış, eski cansız köylere hareket getirmişler. Şimdilerde en azından yaz ayları oldukça hareketli geçiyor buralarda.
Harika bir doğa
Ada gerçekten çok büyük. Üzerinde gezerken bazen bir adada olduğunuzu bile unutabiliyorsunuz. Zeytin bahçeleriyle, bağlarla kaplı ada, bilinçli bir hareketle “cittaslow” akımına katılarak ada ruhunu, yerel değerleri korumayı ve doğal tarımı, hayvancılığı ön plana çıkartarak gerçekten de diğer sahil kasabalarından farklılaşmayı başarmış.
Sörf için Gökçeada’ya
Adanın rüzgârı meşhur. Neredeyse 300 gün rüzgâr dinmiyor. O yüzden rüzgâr sevmiyorsanız buraya gelirken bir daha düşünün. Böyle dediğime bakmayın, yaz aylarında insanı serinleten bu rüzgâr öyle rahatsız edici boyutlarda değil. Deniz dalgalı olur diye de korkmayın, çözüm bulunmuş; rüzgâr kuzeyden estiğinde güney plajlarına, güneyden estiğinde de kuzeye gidiliyor burada.
Rüzgârı bol olunca sörf için de uygun şartlar oluşmuş, coğrafya da buna yardım etmiş. Bu sayede dalgasız bir denizde sörf yapma şansı buluyorsunuz. Hem rüzgâr sörfü hem de kite sörf için ideal mekanlardan biri şu an. Kendinize, çocuklarınıza güzel bir aktivite armağan etmek istiyorsanız bölgede birkaç sörf okulundan birine yazılmayı deneyebilirsiniz mesela…
Rum ve Türk kültürünün birbirine kaynaştığı bu güzel adayı hem dinlenmek hem de aktivite için düşünebilirsiniz.
Gökçeada gezilecek yerler ile ilgili detaylara geçebiliriz artık…
GENEL BİLGİLER
Gökçeada neresi?
Gökçeada Ege Denizi’nde Saroz Körfezi açıklarında yer alıyor. Gelibolu Yarımadası’nın hemen karşısındaki ada, anakaraya yaklaşık 34 kilometre uzaklıkta.
Gökçeada’da kaç gün kalmalı?
Ada büyük ve aktivite dolu olunca bence Gökçeada en az 3 gecelik bir tatili hak ediyor. Yüzme, sörf, dalış gibi aktiviteler yapabileceğiniz gibi kalan zamanlarınızda tarihi mekanları gezebilir, ada lezzetlerini tadabilirsiniz. Hızlıca koyları ziyaret edip, köyleri de koşturarak gezerim diyorsanız 1 gece en azından başlangıç için yeterli olabilir. Ama bu kadar kısa sürede “yavaş şehir” unvanına sahip olan Gökçeada’nın tadı damağınızda kalacağından eminim.
Gökçeada’ya ne zaman gidilir?
Bana göre Gökçeada’nın bir yaz mekânı. O yüzden havalar ısınmaya başladıktan sonra yani nisan sonundan ekim sonlarına kadar en güzel zamanı. Denize girmek önemliyse mayıs ortalarını beklemenizde fayda var.
GÖKÇEADA GEZİLECEK YERLER
GÖKÇEADA KOYLARI VE PLAJLARI
Gökçeada Türkiye’nin en bakir koy ve plajlarını barındıran yerlerden biri. Sıcak yaz günlerinde esen rüzgarsa burayı oldukça ferahlatıyor. Yılın üç yüz günü rüzgâr olunca ada tam bir sörf cennetine dönüşmüş. Özellikle Alaçatı’nın yüksek rakamlarından sonra burası daha da tercih edilmeye başlanmış.
Denizin üstü kadar Gökçeada’nın deniz altı da oldukça güzel. Türkiye’nin tek Sualtı Milli Parkı burada. Burada dalış izne tabi ama Gökçeada’nın etrafında dalış yapabileceğiniz başka harika yerler de mevcut.
Laz Koyu
Denizi en güzel yerlerden biri. Adanın güney tarafında yer alan bu küçük ama şirin koyda tek bir tesis var, araçları park edebileceğiniz alanlar açılmış. Şezlong ve şemsiye, yeme- içme imkânı bulabiliyorsunuz. Ancak konaklama imkânı yok. Karavanınız varsa tepede ya da sahilde kamp yapabilirsiniz. Genelde denizi sakin. Merkeze uzaklığı ise 20 kilometre.
Gizli Liman
Uğurlu Köyü yakınlarındaki plaj uzun sahiliyle oldukça güzel vakit geçirilecek yerlerden. Sahilin sonundan biraz gittiğinizde Türkiye’nin en batı ucuna ulaşıyorsunuz yani burası Türkiye’de güneşin en geç battığı yer. Burası İnce Burun olarak biliniyor. İncecik kuma sahip plajda birkaç tesis var. Buralardan yeme-içme, şezlong ve şemsiye ihtiyacınızı karşılayabiliyorsunuz.
Yıldız Koyu
Adanın kuzeyinde yer alan bu küçük koy, kuzeyde denize girilecek nadir yerlerden biri. Taşla- kumla karışık bir plajı var. Adada rüzgarlar genelde kuzeyden estiğinden burada sakin bir deniz bulmak zor diyorlar. Ama süt liman zamanına denk gelmek de mümkün…
Bu koyun biraz ilerisinde Gökçeada Su altı Milli Parkı var. Koruma altında olduğundan adaya has yapıyı burada yüzerek izleyebilirsiniz. Plajın başlangıcına kadar araçla gidebiliyorsunuz. Plajın hemen girişinde bir (ücretli) otopark da var.
Hem plajda hem de koyu saran kayaların üzerinden denize girmek ve güneşlenmek mümkün. Koyun sağındaki patikadan yürürseniz Mavi Koy’a ulaşabilirsiniz. Koy aynı zamanda Bademli ve Kaleköy’e çok yakın, buralarda kaldığınızda yürüyerek sahile gelebiliyorsunuz. Bizde bu koydaki kampingde kalmıştık.
Aydıncık Plajı – Kefaloz Plajı
Burası adanın en popüler yerlerinden biri. İnce kumlu sahil sörf için uygun rüzgarlara sahip. Hem kuzey rüzgarları hem de güney rüzgarları estiğinde bölgede sörf yapmak mümkün. Hemen yanındaki Tuz Gölü’nün konumu nedeniyle bu rüzgârdan her zaman yararlanabiliyormuşsunuz.
Sahilde hizmet veren birkaç sörf okulu var. Burada hem yurtdışından hem de yurtiçinden gelen sörf meraklılarını görebiliyorsunuz, hatta pek çok kişi sezonu burada geçiriyormuş. Özellikle karavanlarıyla Bulgaristan, Romanya’dan gelen birçok sörfçü var bölgede. Konaklamanın yanı sıra yeme-içme ve beach kulüp imkanlarını bulabiliyorsunuz burada.
Koyun hemen arkası ise kite sörf yapabileceğiniz Kefaloz Plajı. Her türlü malzemeyi bu iki alanda da kiralayabiliyorsunuz. Özel veya grup derslerine katılabiliyorsunuz.
Yuvalı Koyu
Adanın güneyinde yer alan koylardan biri. Burada bakanlıklara (Adalet, Sağlık, Milli Eğitim) ait tesisler var ve eğer bu bakanlıklara dahil değilseniz buralardan yararlanamıyorsunuz. Denize girmek için en uygun yerse sahilde yer alan resort otelin plajı…
Marmaros
Adanın kuzeyinde yer alan koylardan biri. Dereköy yakınlarında olan koya araçla gitmek mümkün ama şu an yangın tehlikesini önlemek için yol araç trafiğine kapatılmış. Taşlık bir sahile sahip bu doğal plajın suları pırıl pırıl.
Bu yol üzerinden sağa saparak Marmaros Şelalesi’ne gidebilirsiniz.
Kuzu Limanı
Feribotla yanaştığınız yerin hemen yanındaki plaj uzun bir sahile sahip. Plajda birkaç tesis var, şezlong şemsiye ve yeme içme ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.
GÖKÇEADA RUM KÖYLERİ
Zeytinliköy
En ünlü ve en güzellerinden biri olan Zeytinliköy koruma altında olan köylerden biri. Birbirinden tatlı kafeler burayı cazibe noktası yapmış. Bu eski Rum köyünün sokaklarını gezdikten sonra günün yorgunluğunu atmak için adanın ünlü sakız muhallebisini ve dibek kahvesini içmek burada yapılacak en güzel şey oluyor, söylemeliyim.
Son zamanlarda Yunanistan’dan göçerek gelmiş Rumlar, bu kafelerin sahibi. Yaz aylarında buralar kalabalıklaşsa da yıl boyunca köyde yaşayanların sayısı 50-60’ı geçmiyor.
Köyün ilginç özelliğinden biri de Ortodoks Hristiyan dünyasının ruhani lideri Bartholomeos’un da doğduğu köy olması. 1991 yılına beri patrik olan Bartholomeos söylenenlere göre, yıl içerisinde birkaç kez doğduğu köyü gelmeyi ihmal etmezmiş.
Köyde butik otel ve 2 meyhane var. Akşam üstü gelip sonrasında yemeğe bağlamak için en ideal yerlerden.
Eski Bademli
Yüksek konumu nedeniyle harika bir manzaraya sahip Bademli Köyü, koruma altında olan 4 köyden biri. Semadirek manzaralı köy, Yeni Bademli kurulduktan sonra Eski unvanını almış. Köyün sokaklarını dolaşırken hissedeceğiniz o tatlı duyguyu köyün meydanında da hissedeceksiniz. Meydanda ise eski bir kahvehane karşılayacak sizi. Kahvehane dışında birkaç hediyelik eşya satan dükkan da bulunuyor.
Köyde yaşayanlar 150 haneyi geçmiyor ancak bunların çoğu yaz aylarında burada oluyor.
Köyde bal çiftliğini, çamaşırhaneyi ve hemen yanındaki anıt niteliğindeki çınar ağacını ziyaret etmeyi unutmayın.
Köyde konaklama için birkaç butik otel var. Bunlar aynı zamanda restoran olarak da hizmet veriyor.
Kaleköy
Adından da anlaşılacağı gibi tarihi kalesiyle ünlü Kaleköy, yüksek konumuyla gün batımlarının vazgeçilmez mekânı. Kaleye çıkarken hem tarihi evlerin, küçük otellerin-pansiyonların önlerinden geçiyorsunuz. Sonunda tepede ise sizi müthiş bir manzara karşılıyor. İsterseniz gün batarken manzarayı izleyin isterseniz tepeye hâkim Poseidon’da yemek eşliğinde geceye veda edin.
Adanın en hareketli köyü olan Kaleköy’den hem limanı hem Semadirek Adasını hem de Yıldız Koyu’nu görebiliyorsunuz.
Kalenin içerisinde sarnıç, heykel kalıntılıları ve tapınak parçalarına rastlamanız mümkün.
Tepeköy
Adanın en yüksek köyü olduğundan ismi Tepeköy olarak verilmiş. O yüzden burada da manzara çok güzel. Çok eskiden nüfus kalabalıkmış ama göçler yüzünden 60’a kadar düşmüş. Ancak 26 yıl önce baba ocağına dönüş yapan Barba Yorgo’nun açtığı taverna sayesinde köy tekrar hareketlenmiş. Taverna şu an eski yerini bırakıp köy meydanına taşınmış. Ancak, köydeki tek meyhane bu değil, Angelika ve Meraklis isimli iki meyhane daha var.
Yaz aylarında nüfusu kalabalıklaşan köy için 15 Ağustos en önemli tarihlerden biri sayılıyor. Meryem Ana’nın ölüm günü olan bugün Meryem Ana Panayırı kutlamalarına ev sahipliği yapıyor. Birkaç gün önceden başlayan hazırlıklar boyunca köy meydanında kazanlar kuruluyor, yemekler pişiyor ve hep birlikte eğleniliyor. Eğer gezinizi bugünlere denk getirebilirseniz adanın bu eski geleneğine de şahit olma şansı bulabilirsiniz.
Köyde ayrıca Evangelismos Teotoku Kilisesi’ni, eski Rum mezarlığını, Çınaraltı piknik alanını ve yanındaki antik çeşmeyi ziyaret edebilirsiniz.
Dereköy
Bir zamanlar Türkiye’nin en kalabalık köylerinden biri olan Dereköy, iki tepeye kurulmuş tarihi köylerden biri. Şu an köyde sadece 140-150 evde yaşam devam ediyor. Oysaki o zamanlar içerisinde 22 kahvehane, 2 sinema olduğu söyleniyor. Şu anki nüfusun yarısını Rum yarısı da güneydoğudan gelen Türkler oluşturuyor.
Köyde konaklama için birkaç otel ve restoran bulunuyor. Köyde halen ibadete açık bulunan Hagia Marina Kilisesi’ni, Koimesis Tis Theotokos Kilisesi’ni ve çamaşırhanesini ziyaret edilebilirsiniz.
DiĞER KÖYLER
Adanın en batısında yer alan Uğurlu Köyü, Gizli Limanı ve İncir Burnu ile ünlü. Merkeze 25 kilometre uzaklıkta yer alan köyde otel, restoran, bakkal, kahve, kasap gibi ihtiyaçlarınızı görebileceğiniz yerler bulunuyor. Adanın bir de limanı var. Burası Limni’ye feribot seferleri planlanarak inşa edilmiş ancak proje henüz hayata geçmemiş. Şu an sadece balıkçı teknelerinin kullandığı bir yer olarak duruyor.
Eşelek Köyü, Aydıncık Plajı’na yakın konumu nedeniyle yazın oldukça kalabalıklaşan yerlerden. Yaz aylarında evlerin bir kısmı apart otel olarak kullanılıyor. Köy halkı ise Çanakkale’nin Biga ilçesinden getirilerek buraya yerleştirilmiş. Köyde otel, lokanta ve bakkal gibi yerler bulunuyor.
GÖKÇEADA’NIN DOĞAL GÜZELLİKLERİ
Tuz Gölü
Adada bir Tuz Gölü fikri sizce de şaşırtıcı değil mi? Burası bölgenin coğrafi etkisiyle oluşmuş doğal bir tuz gölü. Aydıncık ve Kefaloz plajlarının ortasında yer alan Tuz Gölü, deniz suyu ve yağmurlarla doluyor, yazınsa suları çekiliyor. Yazın suyun buharlaşmasıyla üzerinde bir tuz tabakası oluşuyor.
Gölün derinliği 1 metre kadar, genişliği ise 1 kilometre. Gölün çamurunun romatizma, sedef ve kireçlenme gibi hastalıklara iyi geldiği söyleniyor.
Sualtı Milli Parkı
Gökçeada’nın bakir güzelliğini onaylarcasına, burası 1999 yılından beri TÜDAV tarafında sualtı parkı ilan edilmiş. Yıldız Koyu’ndan başlayan bölge Kuzu Limanı’na kadar uzanıyor. Bölgede Akdeniz foku, İspermeçet, Triton, pina gibi 180’den fazla deniz canlısı yaşıyor. Burası onların yaşam ve yumurtlama alanı.
Bölgede avlanmak kesinlikle yasak, dalış için izin almak gerekiyor. Yalnızca tampon bölge olan Yıldız Koyu’nda yüzmeye ve balık tutmaya izin verilmiş.
Peynir Kayalıkları
Üst üste dizilmiş peynir kalıplarına benzedikleri için halkın bu ismi verdiği Peynir Kayalıkları, bir tür kaya oluşumu. Sadece denizden görebileceğiniz bölge Kuzu Limanı’nın solunda Kaşkaval Burnu’nda yer alıyor. Dilerseniz balıkçı tekneleriyle bölgeye ulaşabiliyorsunuz. Kuzu Limanı’ndan 5 dakika, Kaleköy Limanı’ndansa 15 dakika kadar sürüyor.
GÖKÇEADA’DA GÖRÜLECEK DİĞER YERLER
Gökçeada Merkez
Gökçeada gezilecek yerler tabii ki, bunlarla sınırlı değil. Siz koylara, plajlara gitmeden önce mutlaka Gökçeada’nın merkezine de uğrayın. Özellikle çarşısı oldukça eğlenceli ve renkli. Trafiğe kapalı olan sokakları çarşının en hareketli yerleri. Hediyelik eşyalar ve adaya ait şeyleri bulabileceğiniz dükkanları çok seveceksiniz. Keyifle kahvenizi içebileceğiniz, yerel tatlar bulabileceğiniz birçok mekân var.
Gökçeada Kent Müzesi
Gökçeada merkezde bulunan müze 2017 yılında açılmış. Açılır açılmaz da Tarihi Kentler Birliği’nden en iyi kent müzesi ödülünü almış. Adadaki ekonomik yaşamı, günlük hayatı anlatan eski eşyaların, fotoğrafların olduğu şirin bir müze. Bunların yanı sıra balıkçılık, süngercilik, sabun üretimi, arıcılıkla ilgili mesleki eserler de görebiliyorsunuz.
Müze cumartesi ve pazar kapalı. Hafta içi 09.00 – 19.00 saatleri arası açık.
Kaya Mezarları
Aydıncık’tan Uğurlu yönüne doğru giderken görebileceğiniz bu kaya mezarları ilginç bir şekilde çok alakasız bir yerde karşınıza çıkıyor. Etrafında hiçbir tarihi kalıntı olmaması da en şaşırtıcı şeylerden biri. Yan yana bulunan bu iki kaya mezarının hangi döneme ait olduğuysa bilinmiyor.
BAŞKA NELER YAPILIR? YAKINLARDA NELER VAR?
Çanakkale Merkez
Truva Atı
Şehitlikler
Assos
Bozcaada
Troya Müzesi
Truva Antik Kenti
Daha detaylı bilgiler bulabileceğiniz ÇANAKKALE GEZİLECEK YERLER ve BOZCAADA yazılarım size fikir verebilir.
Gökçeada’da nerede yenir? Ne yenir?
Gökçeada’da son yıllarda organik tarıma büyük önem veriliyor. Ada, Tarım Bakanlığı tarafından pilot bölge seçilmiş. 2002 yılında beri yapılan başarılı çalışmalarla adanın bir tarım adası haline getirilmesi amaçlanıyor. Zeytinyağı, bal ve üzüm üretimi bu amaçla destekleniyor. O yüzden adada doğal ve lezzetli şeyler bulacağınızdan emin olabilirsiniz.
Adanın en doğal şeyleri keçileri. Her yerde karşınıza çıkma ihtimali çok yüksek. O yüzden adanın en meşhur yemekleri oğlak tandır, buharda oğlak, kuzu kapama gibi yemekler.
Isırgan, rezene gibi farklı otlarla yapılan “çullama” adaya has yemeklerden bir diğeri.
Eski Rum kültürü olunca farklı Rum lezzetlerini de burada bulabiliyorsunuz. Mesela ahtapot yahni; buğday, çeviz ve unla yapılan koliva, özel kalıplarla hazırlanan badem tatlısı, buğday, et suyu, tuz ve sütle pişirilen kurkuti bunlardan birkaçı.
Cicirya ise adada yapılan bir çeşit peynirli pizza. Hamurun üzerine kekik, nane, keçi peyniri ve sütten bir harç yapılarak fırında pişiriliyor.
Bir başka ada lezzeti ise Vişinada… Bu da bir çeşit kurabiye.
Gökçeada deyince ilk akla gelen tatlı ise sakız muhallebisi… Bunun için uğramanız gereken yerlerden biri Zeytinliköy.
Adada zeytinyağı, üzüm, şarap, bal (özellikle kekik balı), keçi sütünden ürünler, deniz ürünlerinin (özellikle kılıç balığı, ahtapot, yengeç, kalamarın) da tadına mutlaka bakmalısınız.
Gökçeada mekanları
Son Vapur
2018’de açılan ve adaya özgü yemekleri bulabileceğiniz mekanlardan biri. Deniz ürünleri, buharda oğlak, ahtapot füme, fener balığı kavurma, beğendili karides, horyatiki salata, sıcak ot tabağı, balık simiti ve kuzu dolma herkesin çok beğendiği lezzetler. Dilerseniz kahvaltı için de gidebilirsiniz. Yer: Zeytinliköy
Keçi imbroz
Küçük bir aile lokantası. Ada mutfağından seçmeler ve annenin ellerinden çıkma yemekler oldukça popüler. O yüzden yer ayırtmadan gitmemeye çalışın. Yer: Zeytinliköy Sapağı girişi
İmroz Poseidon
Hem adayı hem de günbatımını izleyebileceğiniz en güzel manzaralı yer burası galiba. Eğlence modundaysanız tam size göre. Levrek dolma, balık simit gibi deniz mahsullerine doyacağınız bir menüsü var. Yer: Kaleköy
Ecem Mantı Salonu
Mantı sevenler için bir numara ama diğer yemekleri de çok lezzetli. Menüde adalı kadınların elinden çıkma ürünler yer alıyor. Keçi etini burada da rahatlıkla yiyebilirsiniz. Bamya, çorba, zeytinyağlılar gibi Türk lokantalarında bulabileceğiniz yemekler mevcut. Yer: Fatih Mahallesi
Patika Balık
Adanın yeni mekanlarından biri ama sahipleri uzun yıllardır yeme içme sektöründelermiş. Tarihi bir binada hizmet veren Patika adını da hemen yanındaki Kraliçe Valentine patikasından almış. Menüsünde Sultan ezmesi, kaçika, girit elması, ekşili levrek, kalamar yumurtası gibi kendine özgü lezzetler var. Yer: Kaleköy
Barba Yorgo Taverna
1996 yılında beri açık olan taverna adanın ilk mekanlarından biri. Adayla özdeşleşmiş. Kendi yapımları şarapları eşliğinde et, balık ürünlerini yiyebilirsiniz. Özellikle sübye yahni adada sadece burada yapılıyormuş. Yemeğinizi yerken canlı müzik de size keyif verecek şeylerden biri olacak. Yer: Tepeköy
Angelikis Taverna
Aslında bir bakkal dükkânı işletirken üst katı tavernaya çevirince adı, tüm adaya yayılmış, şimdi adanın en güzel yemeklerini yiyebileceğiniz mekanlardan biri olmuş. Rum ve Türk mutfağından mezeler menünün baş köşesinde. Ahtapot, tirokaftesi, tarama, yaprak ciğer, kendi keçi peynirleri ve lakerda, rum pilaki, cibes, saganaki deneyebileceğiniz lezzetlerden. Yer: Tepeköy Meydan
Mustafa’nın Kayfesi
Her rehberde mutlaka uğramalısınız denen mekanlardan biri. Doğma büyüme Kaleköylü olan Mustafa Bey tarafından 2009 yılında açılmış. Çınar ağaçları altında bu serin ve huzur dolu ortamda gün boyu kalmak isteyeceğiniz kesin. Reçel gibi, menülerinde olan birçok şey ev yapımı. Damla sakızlı muhallebisi, karadut tatlısı, karadut şurubu denemeniz gerekenlerin başında geliyor. Dilerseniz reçellerinden de satın alabiliyorsunuz. Yer: Kaleköy
Kokina
2019 yılında açılmış ama aslında sahiplerinin ilk mekânı burası değil. Hemen karşılarında başka bir dükkanları daha var. Tarihi bir binada ve bahçesinde hizmet veren Kokina’nın özellikle mezelerini denemelisiniz. Ahtapot tava, karides güveç, paçanga böreğinin yanı sıra adanın meşhur oğlak tandırını da burada bulabilirsiniz. Yer: Merkez, Çınarlı Mahallesi
Dondurma Mekanı – Agno Dondurma
Adanın ünlü keçilerinin sütünden yapılan dondurmalar çok leziz. 2019’da açılan mekanın sahibi gastronomi hocalığı yapan Özkan Bey. Döneme göre hazır olan meyvelerden üretilen dondurmaların en farklıları ise polen, balkabağı ve adaçaylı olanlar. Yer: Merkez / Kaleköy’de de bir şubeleri var.
Merkez Lokantası
Oğlak tandır yiyebileceğiniz merkezdeki güzel lokantalardan biri. Bu aile işletmesinde aynı zamanda adada yetişen sebzelerle yapılmış yemekleri de bulabiliyorsunuz. Ada köftesi, kuzu kavurma gibi yemeklerin de olduğu menüden lezzetli bir şeyler mutlaka bulacaksınız. Yer: Gökçeada merkez
Notos Cafe
Zeytinliköy’e sadece buraya uğramak için gidebilirsiniz. Sakızlı muhallebisi en meşhur tatlıları. Birkaç farklı çeşidini yapıyorlar. Burada her şey o kadar lezzetli gözüküyor ki, tek bir tatlı yiyerek kalktığınıza pişman oluyorsunuz. Yanında da yine çok ünlü dibek kahvesi iyi gidiyor.
Antikalarla süslü mekânın meydana bakan mor salkımlı güzel bir balkonu, hemen yanında da bir bahçesi var. Yer: Zeytinliköy
Gökçeada’da nerede kalınır?
Yıldızkoy Gökçeada (Kamp)
Tepelerin arasında, sualtı parkının hemen yanı başında kendi halinde oldukça güzel bir kamp alanı. Bahçesinde birkaç farklı alana çadır kurabiliyorsunuz. Kendi çadırınızla gidebileceğiniz gibi onların çadırlarını da kullanabiliyorsunuz. Çimlerle kaplı oturma alanı, barı, restoranı olan temiz bir kamp, diyebilirim. Kamp alanının sahile yakın kısmındaki şezlonglardan faydalanma imkanı var.
Mutfak alanı biraz küçük ama lavabo ve diğer alanlar oldukça temiz. Kendi yemeklerinizi pişirmek istemezseniz tercihinizi restoranından ve barından farklı yemek ve atıştırmalıklardan yana kullanabilirsiniz.
2022 Temmuz – ağustos için çadırınızla konaklama kişi başı 150 TL, kahvaltılı 225 TL. Haziran, eylül, bayram fiyatları biraz daha farklılık gösteriyor.
Oranın çadırını kullanmak isterseniz temmuz – ağustos 200 TL, kahvaltılı 300 TL.
Laz Koyu Pansiyon
Merkeze 20 dakika, Laz Koyu’na 5 dakika mesafede olan pansiyon sakin ve oldukça temiz bir mekân. Ağaçlarla çevrili pansiyonun 12 odası var. Odalarda klima, televizyon, su ısıtıcısı gibi malzemeler bulunuyor. Kendi park alanları var ve 24 saat resepsiyon hizmeti veriyor. Çalışanlarsa oldukça ilgili ve yardımsever. Kahvaltı 08.30 – 11.00 saatleri arasında servis ediliyor. Plaja ücretsiz servisleriyle gidebiliyorsunuz.
Yeni Bademli Konuk Evi
Adanın kuzey tarafında yer alan konukevi, 15 odalı tatlı mekanlardan biri. Konukevinin her bir odası balkonlu, 24 saat resepsiyon servisi ve wifi hizmeti var. Ücretsiz kahvaltısının yanı sıra akşam yemekleri için restoranından da yararlanabilirsiniz.
Konukevi, Yıldız Koyu’na 700 metre, Kefalos Koyu’na 16 kilometre, merkeze de 4,5 kilometre, iskeleye 12 kilometre uzaklıkta.
Gökçeada Sörf Otel / Gökçeada Sörf Eğitim Merkezi
Gökçeada’nın ünlü rüzgarıyla sörf yapabileceğiniz hatta rüzgâr ve kite sörf yapmayı öğrenebileceğiniz mekân, Aydıncık bölgesinde yer alıyor. Tertemiz ve şık odalarda mini bar, klima ve wifi bulunuyor. Uzun bir sahil şeridine sahip otelin ortak alanlarında voleybol, basketbol ve mini futbol sahasının yanı sıra kafe alanları da bulunuyor. Otele evcil hayvanlar kabul ediliyor.
Gökçeada’ya nasıl gidilir?
Gökçeada gitmek için tek yol denizden ama iki ayrı güzergahı kullanabilirsiniz. Biri Gelibolu Yarımadası’ndaki Kabatepe Limanı’ndan feribotla geçmek, diğeri ise Çanakkale üzerinden deniz otobüsünü kullanmak. Kabatepe’den gitmek yaklaşık 1 saat 15 dakika sürüyor
Bu iki nokta gelmek için aracınızı ya da otobüs şirketlerini kullanabilirsiniz. Otobüsle geliyorsanız Kabatepe’den gidecekseniz önce Eceabat’a gelip oradan minibüslerle Kabatepe’ye geçmeniz gerekiyor.
Çanakkale’den üzerinden gidecekseniz öncelikle otobüsle Çanakkale’ye gelip, buradan da deniz otobüsüne binmeniz gerekiyor. Gökçeada’ya yolculuk yaklaşık 1,5 saat sürüyor.
Yaz aylarında geliyorsanız sefer sayısı oldukça fazla ve bir tarifeye göre kalkıyor. Günde 10 kadar sefer var ama yoğun dönemlerde ek seferler mutlaka konuyor. Yoğunluktan kaçmak istiyorsanız biletinizi online almanızı tavsiye ederim.
Aracınızla geliyorsanız İstanbul’dan gelirken Tekirdağ üzerinden gelmek oldukça kolay. Özellikle yapılan yeni yol ile yolunuz biraz daha kısalıyor.
İstanbul – Kabatepe Feribot İskelesi yaklaşık 308 kilometre 3 saat 40 dakika sürüyor.
Ankara – Kabatepe Feribot İskelesi yaklaşık 756 kilometre 8 saat kadar sürüyor.
İzmir – Kabatepe Feribot İskelesi yaklaşık 384 kilometre 5 saat 15 dakika sürüyor.
Kayseri – Kabatepe Feribot İskelesi yaklaşık 1086 kilometre 11,5 saat kadar sürüyor.
Eskiden havayolu seferleri varmış ancak bir yıl kadar devam eden seferler talep azlığı nedeniyle iptal edilmiş.
Gökçeada – Kabatepe feribot ücretleri tabii ki, sürekli değişiyor ama 2022 Ağustos fiyatları size bir fikir verebilir.
Yolcu 17 TL, araç içi yolcu 6 TL, Adakart otomobil 90 TL, orta sınıf araç 240 TL, Adakart büyük motor 42,5 TL.
Eğer Gestcard’ınız varsa daha indirimli bilet alabilirsiniz.
Ada içinde ulaşım
Ada toplu ulaşım ağı maalesef çok yoğun değil. Bir iki noktaya minibüs seferi var ama bazı koylara ulaşım zor. O yüzden buraya geliyorsanız ya kendi aracınız ile gelin ya da bir araç kiralamayı deneyin.
Özellikle yaz aylarında minibüs seferi bulabileceğiniz yerler Kaleköy, Kuzu Limanı, Uğurlu Merkez, Aydıncık Plajı, Laz Koyu, Gizli Liman.
Ayrıca ada merkezinde bir taksi durağı var. Aracınız yoksa ya da minibüs saatleri size uymuyorsa bu taksilerle anlaşarak gidiş gelişlerinizi ayarlayabilirsiniz.
En güncel bilgileri Gökçeada Belediyesi‘nin sayfasından bulabilirsiniz.
Daha fazla fotoğraf ve güncel gezileri kaçırmamak için instagram sayfamı takip etmeyi unutmayın: Figen Kokol
Yorumlar kapandı...