Doğada yürüyüş, yapabileceğimiz en güzel aktivelerden biri. Öyle faydalı ki, hem bedene hem ruha iyi geliyor. Günümüzde doğada yapılan yürüyüşleri “trekking” ya da “hiking” olarak isimlendiriyoruz. Bu yürüyüşleri yaparken ister bir saat ya da saatlerce olsun istersek de tek ya da bir grupla yapalım belirli kurallara uymanın önemi büyük… Yıllardır doğada yürüyen biri olarak bu yazıda bilmeniz gereken en önemli trekking kuralları için bir derleme yapmaya çalıştım.
Her ne kadar doğada olmayı, yürüyüşü keyif almak için yapıyorsak da trekking dediğimiz zaman biraz daha spor disiplini ile yapılan yürüyüşler kastediliyor. O yüzden de dikkat edilmesi gereken kuralları var. Yürüyüşün kuralları mı olur dediğinizi duyar gibiyim… Ama size neden bu kurallara uymak gerekiyor detaylıca anlatacağım.
Öncelikle bir kavram kargaşasına da açıklık getirmek isterim. Bizde doğa yürüyüşlerine genel olarak trekking deniyor ama İngilizce “trekking” ile “hiking” arasında belirli farklar var:
Trekking kelime anlamı “yürüyüş ya da sırt çantalı gezi” olarak geçiyor sözlükte. O yüzden de trekking kelimesi 2 gün veya daha fazla süren geziler için kullanılıyor. Bu geziler genellikle sırt çantalı yani kamp malzemeleri ile yapılıyor. Hiking ise günlük ya da en fazla iki güne kadar olan yürüyüşler… Burada amaç keyif, doğayla buluşmak. Trekking de yine keyif amaçlı yapılıyor ama biraz da hedefe yönelik yürüyüşler diyebiliriz bunlara.
Bunu netleştirdiğimize göre trekking kurallarına geçebiliriz.
EN TEMEL TREKKİNG KURALLARI
Ekip ruhuna uymak
Trekking bireysel yapılabildiği gibi genel olarak ekiple yapılıyor. O yüzden ekip ruhuyla hareket etmek çok önemli. Bir ekip lideri olmalı, rota, molalar önceden belirlenmeli ve ekip liderinin yönlendirmelerinden çıkılmamalı. Ekiple yürürken genellikle lider grubun hızına ve tecrübesine göre sıralamayı yapar ve bu sıralamaya göre tek sıra yürüyüşle devam edilir.
Ekip lideri olduğu gibi bir de grubun sonunda yine tecrübeli bir artçı olur. Yürüyüşe başladıktan sonra kural, ekip liderinin önüne geçmemek artçının da arkasında kalmamaktır. Eğer bazı sebeplerden dolayı arkada kalmak ya da öne geçmek gerekiyorsa bunu ilgili kişilere mutlaka bildirmek gerekir.
Kendi kafana göre hareket edersen hem yürüyüşün ritmini bozabilirsin hem de kendi ve ekip arkadaşlarının hayatını riske atabilirsin. Rotalar yapılırken yolun zorluğuna, mevsimsel durumlara göre hareket edilir. Eğer kışın yürüyorsan gece olmadan yürüyüşü bitirmek gerekir. O yüzden mola isteği, fotoğraf çekimi gibi sebeplerle yürüyüşün ritminin bozulmaması bu açıdan çok önemli…
Trekkingin genelde 3 kişiden az yapılmaması tavsiye ediliyor. Birinin başına bir kaza geldiğinde eğer sağlık ya da güvenlik güçlerine ulaşılamayan bir bölgedeyseniz bir kişi, kaza geçirenle ilgilenmek üzere kalırken diğer kişi de kişi de yardım bulabileceği en yakın yere ulaşmaya çalışır.
Doğaya saygı – Çöp konusu
Son zamanlarda doğa severler arasında moda olan bir söz var; doğada ayak izinden başka bir şey bırakma… Bu kadar ince düşünmek gerekiyorken maalesef doğaya karşı o kadar hor davranıyoruz ki… Oysaki, bastığın yerdeki fidandan, kıracağın dala, ezeceğin mantara kadar doğada attığın her adımın her hareketin önemi var. Ormanın sürdürülebilirliği, doğanın dengesi için ufak şeyler gibi görünse de aslında büyük önem taşıyor.
Yanımızda getirdiğimiz başta plastikler olmak üzere her türlü atığı doğaya bırakmamaya özen göstermeliyiz. Yürüyüşe giden bunları yapar mı, dediğinizi duyar gibiyim ama inanın o ormanların içerisinde bırakılan pet şişelerden çikolata paketlerine, sigara izmaritlerinden maskeleri kadar neler gördüm. Bir de kampta yediği malzemelerin atıklarını poşetlerle ortalık yerde bıkanlar var ki onlara söyleyecek şey bulamıyorum. O yüzden bu madde üzerine ne kadar yazsam az kalacak gerçekten.
Doğaya bıraktığımız ufacık bir şeyin onlarca yüzlerce yıl yok olmadan kaldığını hatta orada yaşayan hayvanlara zarar verdiklerini unutmadan, yanımızdaki malzemeleri geri götürmek konusunda aşırı hassas olmaya dikkat etmemiz gerekiyor.
Cam kırıklarının artık nelere mal olduğunu çok iyi biliyoruz. O yüzden yürüyüşlere giderken yanımızdaki her türlü atığı biriktirebileceğimiz yedek bir çanta bulundurmayı unutmayın.
Ayrıca pet şişe yerine suyumuzu da cam ya da metal termoslarda taşıyabiliriz. SIFIR ATIK ile ilgileniyorsanız şöyle bir yazım da var, göz atabilirsiniz.
Önce güvenlik
Doğada ilk defa yürüyüş yapacaklar için söylemeliyim ki doğada olmak gerçekten belirli riskler taşıyor. Uçurum kenarlarından giden patikalar, kaygan zeminden oluşan yokuşlar, sesle harekete geçen çığlar, dikenler, böcekler, sürüngenler bunlardan sadece birkaçı. Tabii ki, belirli kurallara dikkat ederek ve ekip liderinin talimatlarına uyarak bunların üstesinden gelmek mümkün. Yeter ki, tedbiri elden bırakmayalım ve ekip liderinin yönlendirmelerini dikkatle dinleyelim.
Kendinize aşırı güvenmek de doğada bazen çok iyi sonuçlar vermeyebiliyor. Böyle bir nedenle ne kendinizin ne de yanınızdakinin hayatını riske atmaya gerek yok. En basitinden aşağıya fırlatacağınız bir taş aşağıdan geçen bir başka grubun üzerine gelebilir. Sadece eğlencesine bağırarak bir çığa neden olabilirsiniz belki de… O yüzden bulunduğunuz ortamın şartlarını bilerek ve tedbirlere uyarak yürümek herkesin güvenliği açısından çok önemli.
Gerektiğinde yardım istemekten de kaçınmayın. Nasılsa ben buradan geçerim diyerek yine hem kendinizin hem de grubun keyfini kaçıracak şeylere sebep olabilirsiniz.
Uygun kıyafet ve ekipman
DOĞADA YÜRÜYÜŞ YAPARKAN GEREKLİ MALZEMELERİ önceki yazılarımda anlatmıştım. Uygun kıyafet ve malzemeler yürüyüşte size belirli konfor sağlarken zor durumlarda hayat kurtaran maddelere dönüşebiliyor. Doğru seçtiğiniz ayakkabı ayaklarınızı burkulmalardan koruyabiliyor, boynunuza taktığınız bir fular sizi sıcaktan – soğuktan korumanın dışında burkulma-kırılma gibi durumlarda ilk başvurabileceğiniz bir sargı malzemesine dönüşebiliyor mesela.
Ekip liderleri genellikle acil durumlar için en gerekli ilk yardım malzemelerini yanlarında taşıyor. Ancak gruptan ayrı düştünüz ya da yanınızdaki arkadaşınızın herhangi bir kaza geçirdiğini düşünün. Elinizin altında hazır olacak birkaç temel ilk yardım malzemesinin olması size inanılmaz hızlı müdahele etme şansı tanıyacaktır. O yüzden yara bandı, düdük, çakı, pusula gibi temel malzemeyi yanınızdan eksik etmeyin.
Özellikle kış aylarında yürüyorsanız yürüyüşün uzaması durumunda karanlığa kalma riskine karşı kafa lambası / el feneri çok işinize yarayacaktır.
Özellikle gece konaklamalı bir yürüyüş olacaksa EN GEREKLİ KAMP MALZEMELERİNİ yanınıza almayı unutmayın.
Etrafına bak ve doğayı dinle
Doğada olmanın hem bedene hem ruha iyi geldiğini en başta söylemiştim. Birçok araştırmayla da kanıtlanmış bu fayda… Ama tabii ki bunun farkına varabiliyorsan. Yıllar önce Olimpos’ta Musa Dağı’na tek başıma 2 saatlik bir yürüyüş yapmıştım. Ağaçların arasında yürürken dalından düşün bir yaprağın sesi daha dün gibi aklımdadır. Şavşat’ta gördüğüm sonbaharın o muhteşem renkleri de… Ilgaz Dağı’nda kristal kar tanelerinin salına salına düşüşünü de hatırlıyorum mesela…
Bastığın yerin farkında ama güzelliklerden kendini koparmadan anın keyfini yaşamak gerekiyor. Ben de bazen yürürken bulduğum 2 dakikalık boşlukta hemen fotoğraf çekmeye başlıyorum, sonra bir anda aklıma geliyor, bırakıyorum makineyi elimden. Sadece o anın keyfini çıkarmaya çalışıyorum.
Bir de ben şuna çok dikkat ediyorum: Yürürken yanımdan geçen başka bir yürüyüşçüye ya da tarlasında çalışan bir amcaya – teyzeye selam vermeyi asla ihmal etmiyorum.
Kamp yapmayı seviyorsanız TÜRKİYE’NİN EN GÜZEL KAMP ALANLARI yazıma da göz atmanızı öneririm.
Bir gezgin ama doğa sever olarak çevreye duyarlı ve sorumlu seyahat etmeye daha çok özen gösteriyorum artık. Bu konularda yaptığım iki önemli röportajın linklerini de aşağıda bulabilirsiniz:
Daha fazla fotoğraf ve güncel gezileri kaçırmamak için Instgram sayfamı takip etmeyi unutmayın: Figen Kokol
Yorumlar kapandı...