Nerede olursam olayım müze gezmeyi seviyorum. En çok sanat adanmış olanları, doğa ve tarih müzelerini… Elini uzatsan neredeyse kadifenin yumuşaklığını hissedebileceğin bir resme ya da 2000 yıllık bir göz yaşı şişesine dakikalarca bakabiliyorum. Şanslıyız ki, İstanbul bu tür şeylere tanık olabileceğimiz onlarca kaliteli müzeyle dolu. Son 15 – 20 yılda açılan özel müzeler de buna eklenince İstanbul bir müze cenneti oldu. İstanbul müzeleri arasından en sevdiklerimi seçtim. Sizlere İstanbul’da görülmesi gereken 10 müze ile ilgili ayrıntılı bir derleme yaptım. 

Seçerken farklı türlerde olmasına dikkat ettim. Listemde çağdaş ve modern sanat müzeleri de var, tarih müzeleri de. Saraylar da müze değerinde camiler de… Ücretsiz müzeleri, müzelerin nerede olduğunu ve Müze Kart geçen müzelerin hangileri olduğunu da listede bulacaksınız. Umarım listemi beğenirsiniz. Siz de beğendiğiniz İstanbul müzelerini yorum kısmına ekleyebilirsiniz. 

İşte size İstanbul’da görülmesi gereken 10 müze

Topkapı Sarayı Müzesi

Topkapı’ya kaç kere gittim bilmiyorum ama ilk 3 – 4 gidişimde farklı sebeplerden dolayı Harem Dairesi’ne girememiştim. Girdiğimde gördüm ki, Topkapı aslında Harem demekmiş. O yüzden baştan söylemeliyim hem zamanınızı hem bütçenizi ayarlayın ve Topkapı Sarayı’nın Harem’ine mutlaka girin. Ancak o zaman Osmanlı mimarisinin ve Topkapı’nın gerçek muhteşemliğini görmüş oluyorsunuz.

İstanbul müzeleri
İstanbul’da görülmesi gereken 10 müze: Topkapı Sarayı

Topkapı Sarayı’nın inşası İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet’in isteğiyle 1460 yılında başlamış, 1478 yılında tamamlanmış. Topkapı Sarayı bugün İstanbul siluetinin en özel ve güzel parçalarından biri. Tarihi yarımadanın en uç noktasına inşa edilen sarayın, Boğaz, Marmara Denizi ve Haliç’e uzanan bir manzarası var. 

En ihtişamlı 400 yıl

Osmanlı’nın en ihtişamlı 400 yılına ev sahipliği yapan saray “yeni saray” olarak anılıyor. Avlular, bahçeler arasında devlet işlerine ayrılmış daireler, sultanın ikametgahı olan köşklerin yanı sıra görevlilere ayrılan binalardan oluşuyor. Avlular, Arz Odası, Enderun, Harem Dairesi, Kutsal Emanetler, Aya İrini Kilisesi, koğuşlar, Has Ahırlar, Has Odalar, darphane, fırın, hastane sarayı oluşturan bölümlerden bazıları. 300 bin metrekarelik alanı kapsayan sarayda 300 binin üzerinde arşiv belgesi ve koleksiyon var. 

Saltanat Kapısı’ndan girdiğinizde sizi büyük bir avlu, Aya İrini ve bir zamanlar farklı işlevleri olan binalar karşılıyor. Bilet gişesi de bu alanda. Buradan iç avluya yani Divan Meydanı’na ve diğer bölümlere ulaşıyorsunuz. 

Üçüncü avlu ise Enderun Avlusu; burada Arz Odası, Has Oda gibi bölümler var. Son avlu ise köşklerin ve bahçelerin olduğu bölüm. Bağdat ve Revan Köşkler, İftariye Kameriyesi de burada.

1924 yılında müzeye dönüştürülen bina İstanbul’un en değerli hazinelerinden biri… Topkapı Sarayı 1985 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan tarihi yarımadanın da en özel eserlerinden. Osmanlı padişahlarına ait kıyafetlerden, takılara, tablolardan silahlara kadar birbirinden etkileyici eserler burada sizi bekliyor. Kabe’den getirilmiş Kutsal Emanetler ve Hırka-i Saadet Dairesi ruhunuza dokunurken ünlü Kaşıkçı elması ise gözlerinizi parlatacak. 

İstanbul'da görülmesi gereken 10 müze
Topkapı Sarayı, Harem Bölümü

Detaylı bilgi: TOPKAPI SARAYI

Topkapı Sarayı salı günleri hariç her gün ziyarete açık. 

Sarayın ana binasını gezmek için Müze Kart geçerli ancak Harem Dairesi ve Aya İrini için ayrıca ücret ödemeniz gerekiyor. 

Topkapı Sarayı giriş ücreti tam 100 TL, indirimli 50 TL

Harem Bölümü girişi ücreti tam 70 TL, indirimli 35 TL

Aya İrini giriş ücreti tam 60 TL, indirimli 30 TL

Topkapı Sarayı nerede: Sultanahmet

Topkapı Sarayı’na nasıl gidilir: En kolay Kabataş – Bağcılar tramvayı ile gelmek. Sultanahmet durağında indikten sonra Ayasofya’nın arkasına doğru ilerlemeniz gerekiyor. 

Marmaray ile gelirseniz Valilik çıkışından ya da Sirkeci çıkışından çıktıktan sonra Gülhane – Sultanahmet yönüne doğru 15 – 20 dakikalık bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz. 

Ayasofya Cami

Dünya mimarlık tarihinin en önemli eserlerinden biri olan Ayasofya artık müze statüsünde olmasa da İstanbul’un görülmeye değer en önemli eserlerinden biri. 2020 yılında tekrar cami statüsü verilen yapı, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi olarak anılıyor. 

İstanbul müzeleri
Ayasofya Cami

Tarihsel değeri kadar mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği ile sanat dünyasının baş yapıtlarından biri. Şu an günümüze ulaşmış olan bina 3. kez inşa edilmiş hali. İlk bina 337 -361 yılları arasında inşa edilmiş ancak 4. yüzyıldaki isyanlar yüzünden tahrip olmuş. Yenisi 415 yılında ibadet açılmış, o da 532 yılındaki büyük isyanlar sırasında yakılıp yıkılmış. 

3. binanın yapımına 532 yılında I. Justinianus’un emriyle başlanır. Öncekilerden çok görkemli bir kilise yapılmasını ister. Miletli İsidoros ve matematikçi Trallesli Anthemius’un planlarını yaptığı bina 532 yılında tamamlanır. 557 yılında deprem, 859 yılında bir yangın geçirse de restorasyonlar sonucu günümüze kadar ayakta kalmayı başarır. 

Mimar Sinan’ın da eli değmiş

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde Ayasofya’yı camiye çevirir. Osmanlı döneminde de birkaç kez güçlendirilen binaya farklı dönemlerde ilaveler yapılır. 16 – 17 yüzyıllarda caminin içine mihraplar, minber, müezzin mahfiller, vaaz kürsüsü eklenir. Etrafına medrese, minareler, muvakkithane, şadırvan, sebil, güneş saatleri eklenerek kompleks bir yapıya dönüştürülür. 

Binaya Mimar Sinan’ın eli de değmiş. Büyük hayranlık duyduğu binayı güçlendirme çalışmaları yapmış, minarelerini eklemiş. Kubbeleri sağlamlaştırarak bugüne gelmesine büyük katkı sağlamış. Okuma odası ve kütüphane ise Sultan I. Mahmut zamanında ilave edilmiş. 

İçeride gezerken binanın ihtişamı karşısında etkilenmemek mümkün değil. Etkileyici kubbe, mozaikler, kocaman hat yazıları, etrafı kaplayan o güzel sarı ışık siz sarmalıyor adeta. Taş döşeli bir tünel ile ulaşılan üst kata da mutlaka çıkın. 

İstanbul'da görülmesi gereken 10 müze
Ayasofya Cami

Ayasofya, bin yıl boyunca dünyanın en büyük katedrali unvanına sahipmiş, şu an dördüncü konumda… Ama Ayasofya dünyanın en eski katedrali ve dünyanın en uzun süreyle ibadet edilen yapılarından biri olma özelliğini hala koruyor. Ve böyle bir yapı 5 yıl gibi bir zamanda tamamlanmış. 

1934 yılında müzeye dönüştürülen yapı, 2020 yılından itibaren artık bir cami. 

Detaylı bilgi: AYASOFYA CAMİ

Her gün açık

Ayasofya’ya giriş ücretsiz

Ayasofya Cami nerede: Sultanahmet

Ayasofya Cami’ne nasıl gidilir: En kolay Kabataş – Bağcılar tramvayı ile gelmek. Sultanahmet durağında indiğinizde sizi meydanda karşılayan iki önemli yapıdan Ayasofya’yı mutlaka tanıyacaksınız

İstanbul Arkeoloji Müzeleri

Türkiye’nin ilk müzesi burası. Galiba benim İstanbul’da en sevdiğim müzelerden ilki. Eskiden bahçesine giriş ücretsizken sadece bahçede oturup binayı izlemek bile keyif verirdi bana. Yani, o kadar güzel. 

Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olmak üzere üç birimden oluşan bir müze kompleksi aslında. Hepsi bu güzel bahçenin etrafında toplanmış. 

İstanbul müzeleri
İstanbul Arkeoloji Müzeleri

Osmanlı’da tarihi eser toplama merakı Fatih Sultan Mehmet’e dayansa da Arkeoloji müzesinin oluşması 1869 yılında Müzeyi Hümayun – İmparatorluk Müzesi’nin kuruluşuyla başlıyor. 

Önceleri Aya İrini’de toplanan eserler 1880 yılından sonra Çinili Köşk’te sergilenmeye başlanıyor.  Ama olaylar, arkeolog, müzeci ve ressam Osman Hamdi Bey’in müze müdürlüğüne atanmasıyla heyecanlı bir hal alıyor ve şu anki binanın temelleri onun döneminde atılıyor. Ana bina 1891 yılında ziyarete açılmış. Mimar Alexander Vallaury tarafından hayata geçirilmiş. 

1 milyondan fazla eser 

Neo klasik tarzda yapılan bina, yapıldığı dönemin ender müze binalarından biriymiş. Bina kadar içerisinde sergilenen eserler de oldukça etkileyici. Özellikle İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi, Likya Lahdi, Tabnik gibi öyle ihtişamlı eserler var ki gözlerinizi alamıyorsunuz. Özellikle girişte size karşılayan Mısır’dan getirilmiş mumya ve lahitler ortaokulda yaptığım ilk müze gezisinde bana müzeleri sevdiren en etkileyici parçalar olmuştu. 

İstanbul müzeleri
İstanbul Arkeoloji Müzeleri

Yıllar içerisinde değişen sergileme alanlarında 1 milyondan fazla eser bulunuyor. Bunlar arasında Anadolu’nun yanı sıra Afrika, Balkanlar, Arap Yarımadası, Mezopotamya ve Afganistan’dan getirilmiş heykeller, lahitler, takılar, kabartmalar gibi çok farklı eserleri görebiliyorsunuz. Marmaray kazılarından çıkartılan değerli parçalar da burada sergileniyor. 

Çinili Köşk binasında Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait Türk çini ve seramik örneklerini; Eski Şark Eserleri binasında ise İslamiyet öncesi Arap Yarımadası, Mısır, Mezopotamya ve Anadolu eserleriyle, Çivi Yazılı belgeleri görebiliyorsunuz.

Detaylı bilgi: İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZELERİ 

Pazartesi günleri hariç her gün açık. 

İstanbul Arkeoloji Müzeleri giriş ücreti: 50 TL

Müze Kart geçerlidir. 

İstanbul Arkeoloji Müzeleri nerede: Gülhane

İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne nasıl gidilir: En kolay yol, Kabataş – Bağcılar tramvay ile gelmek. Gülhane durağında indiğinizde Gülhane Parkı içerisindeki yokuşu tırmanmanız gerekiyor. Sirkeci’dense yürüyerek 15 dakika sürüyor. 

İstanbul Modern Müzesi

2004 yılında açılan İstanbul Modern Türkiye’nin ilk modern sanat müzesi. Yıllar önce Tate Modern’i her gezişimde neden bizde böylesi yok diye hayıflanırdım. İstanbul Modern’i ilk gezdiğimde nihayet böyle bir yere kavuştuğumuza çok sevinmiştim. 

İlk yeri Karaköy’de bir antrepo olan müze Eczacıbaşı ailesinin öncülüğünde, İstanbul Sanat Vakfı (İKSV) tarafından kurulmuş. Başbakanlığın tahsis ettiği bu bina, Galata Port Projesi sebebiyle bölgenin yeniden inşası nedeniyle boşaltıldı. Şu an geçici mekanı Tepebaşı’ndaki adresine taşınmış durumda (2018). Proje tamamlandığında tekrar eski yerine kavuşacak.

İstanbul müzeleri
İstanbul Modern Müzesi

Her ne kadar biraz daha küçük olsa da ben yeni binayı da çok seviyorum. Belki taşınmadan sonra burası ek bina olarak hizmete açık tutulur. Hep birlikte bunu göreceğiz sanırım. 

Müze, Türk ve uluslararası sanatçıların eserlerinden oluşan kalıcı bir koleksiyonun yanı sıra sürekli değişen sergilere ev sahipliği yapıyor. Yine İKSV tarafından düzenlenen Bienal’in de ana mekanlarından biri. 

Müzenin çok güzel bir kütüphane bölümü var, zengin bir kitap koleksiyonu bulunuyor. Herkese açık olan kütüphaneye ziyaretçi kartıyla ekstra ücret ödemeden girebiliyorsunuz.

Müze içerisinde müze mağazası, sinema salonu ve ayrıca çocuklar için etkinlik bölümü bulunuyor. 

Detaylı bilgi: İSTANBUL MODERN

İstanbul Modern giriş ücreti tam 35 TL, indirimli 20 TL (Öğretmen, öğrenci, emekli ve 65 yaş üstündekiler)

Perşembe günleri Türk ziyaretçilerin hepsine ücretsiz. 

Müze Kart ile yılda bir kez ücretsiz giriş yapabiliyorsunuz. 

İstanbul Modern nerede Yeni geçici bina – Tepebaşı, Beyoğlu

İstanbul Modern’e nasıl gidilir: Metrodan Beyoğlu / Tünel durağında indikten sonra Meşrutiyet Caddesi yönünde yürümelisiniz. İstiklal Caddesi tarafından gelirseniz Odakule’den Meşrutiyet Caddesine geçiş yapmalısınız. 

Sakıp Sabancı Müzesi

Boğazın en güzel yerinde harika manzarası, muhteşem bahçesiyle hem sanata doyacağınız hem de yeşillikler içinde ruhunuzu dinlendirilebileceğiniz bir müze burası. Yıl içerisinde yaptıkları geçici sergileri ve kalıcı koleksiyonu ile sanat severler için İstanbul’un ziyaret edilmesi gereken müzelerinin başında geliyor. 

Bir zamanlar Sabancı ailesinin konut olarak kullandığı zamanlarda bina Atlı Köşk olarak anılıyordu. Sebebi de bahçesindeki at heykeli. Bina 1925 yılında Mısır Hıdiv ailesi için yazlık olarak yapılmış daha sonra da 1951 yılında Hacı Ömer Sabancı tarafından satın alınarak konuta çevrilmiş. Aynı yıl, önüne yerleştirilen Luis Doumas’ın 1864 yapımı at heykeli, köşkün bu isimle anılmasına neden olmuş. Daha sonra Sakıp Sabancı ailesine ev sahipliği yapan bina, 1998 yılında ailenin koleksiyonu ve eşyaları ile Sabancı Üniversitesi’ne bağışlanmış.  

İstanbul müzeleri
Sakıp Sabancı Müzesi, sergilerden

Üniversite burayı bir müze alanına çevirerek 2005 yılında ziyaret açtı. O günden bu yana da ses getiren birçok sergiye ev sahipliği yaptı. Anish Kapoor, Monet, Ai Weiwei, Miro, Feyhaman Duran, Picasso, Avni Lifij, Marina Avromovic bu isimlerden bazıları. 

Türk resminin en önemli isimleri 

Sabancı Müzesi’nin koleksiyonunda ise Sakıp Sabancı’nın 1970’lerde biriktirmeye başladığı Türk resim sanatından önemli isimler yer alıyor. Koleksiyonda yer alan isimler arasında Konstantin Kapıdağlı, Şeker Ahmed Paşa, Süleyman Seyyid, Fikret Mualla, Feyhaman Duran, İbrahim Çallı, Osman Hamdi Bey’in yanı sıra Fausto Zonaro, Ivan Ayvazovski gibi isimler de var. Ayrıca hat koleksiyonu, mobilya ve dekoratif eserler koleksiyonu, Abidin Dino Arşivi koleksiyonun önemli parçalarını oluşturuyor.

Müze farklı etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Yaz aylarında bahçede düzenlenen konserler yanında konferans, eğitim programları bulunuyor. Küçük ama güzel bir müze mağazası, güzel bir kafesi var. 

İstanbul müzeleri
Sakıp Sabancı Müzesi

Sakıp Sabancı giriş ücreti tam 50 TL, indirimli 35 TL, öğrenci 25 TL

İndirimli girişten 60 yaş üzeri, SSM Dostu Kartı sahiplerine eşlik eden bir misafir, Müze Kart Plus sahipleri yapabiliyor.

Detaylı bilgi: SAKIP SABANCI MÜZESİ

Sakıp Sabancı Müzesi nerede: Emirgan

Sakıp Sabancı Müzesi’ne nasıl gidilir: En kolayı otobüs ile gelmek. Emirgan durağında indiğinizde iki dakikalık yürüyüşle hemen karşısına geleceksiniz. Anadolu yakasından Boğaz Hattı ve Çengelköy – İstinye Hattı ile de ulaşmanız mümkün. 

Dolmabahçe Sarayı

Boğazın en zarif binalarından olan Dolmabahçe Sarayı’nın içine girmeseniz de önünden arkasından mutlaka geçmişsinizdir. Hem Osmanlı’nın son dönemine hem de sevgili Atatürk’ün son günlerine şahitlik yapan yapının mimari güzelliğinin ötesinde böyle özel de bir anlamı var. 

Beşiktaş sahilinde yer alan saray 13 yılda inşa edilerek 1856 yılında kullanılmaya başlanmış. Bulunduğu yer aslında bir zamanlar Osmanlı gemilerinin demirlediği koca bir koymuş. Zamanla bataklık haline gelen koy 17. yüzyılda doldurulmaya başlanarak padişahların dinlenme ve eğlence için vakit geçirecekleri bir bahçeye dönüştürülmüş. Zamanla da kasırlar köşkler ilave edilerek Beşiktaş Sahil Sarayı adını almış. İlk adı “dolmabağçe” adı işte buradan geliyor.

İstanbul müzeleri
Dolmabahçe Sarayı

Padişahlar, 18. yüzyılda yavaş yavaş gözden düşen Topkapı Sarayı yerine Beylerbeyi, Çırağan, Beşiktaş gibi sarayları kullanmaya başlarlar. Sultan Abdülmecit 19. yüzyılda Osmanlı’nın modernleşme etkileriyle klasik bir saray yerine devlet işlerini takip edebileceği hem de ikamet edebileceği Avrupai bir saray yapılması emrini verir. Mimar Garabet Amira Balyan ve oğlu Nigoğos Balyan tarafından inşa edilen sarayda dönemin Avrupa mimari üsluplarının bir karışımı uygulanmış.

14 ton varak altın

600 metre boyunca uzanana sarayın yapımında kullanılan 5 milyon altın, zaten zor durumda olan Osmanlı hazinesinde ciddi bir hasar yaratır açıkçası. Ama hiçbir ihtişamdan geri kalınmaz. Saray, Fransa’dan getirilen çeşitli mobilyalar ve İngiltere’den ithal edilen avizeler ile donatılır. Duvarlar ise İtalyan bezeme ustaları tarafından süslenir, 14 ton altın varak kullanılır.

Cumhuriyetin ilanıyla bir süre boş kalan saray, daha sonra törenler, misafir ağırlamalarında kullanılmaya başlanır. Atatürk de burayı İstanbul ziyaretlerinde ikametgah olarak kullanır. Ölümünden önce son günlerini de Dolmabahçe’de geçirir. Vefat ettiği odayı ve Türk bayrağına sarılı yatağını sarayı gezerken görebiliyorsunuz. 

Atatürk’ün ölümünden sonra bir süre daha kullanılır ancak 1979 yılından sonra müzeleştirilerek ziyarete açılır. Sarayı gezerken mümkünse belirli saatlerde düzenlenen rehberli turlarla gezmeye çalışın. Bu sayede hem saray hem de içeride yer alan eşyalarla ilgili detaylı bilgi alma şansınız oluyor. Tur, altın varaklı sütunlar, muhteşem bezemeli odalardan geçerek muhteşem tören salonuyla bitiyor. 

İstanbul'da görülmesi gereken 10 müze
Dolmabahçe Sarayı

Saray ana yapısı üç bölüme ayrılıyor. Devlet işlerinin yürütüldüğü Mabeyn, padişah ve ailesinin yaşamına ait olan harem ve bu iki bölüm arasındaki devlet törenleri için ayrılan Muayede Salonu… Ayrıca Saat Kulesi ve Dolmabahçe Cami’si de saray kompleksine dahil. 

İlginç birkaç bilgi: Eskiden Dolmabahçe Sarayı şu an ki halinden daha büyükçe bir alanı kaplıyormuş. Stadyumun olduğu yerdeki tiyatro binası maalesef bir yangınla yok olmuş.

Dolmabahçe’nin saray görevlileri şu an Akaratler’deki sıra evlerde otururlarmış. İstanbul’da elektriğin ve merkezi ısıtma sisteminin ilk uygulandığı yer de Dolmabahçe sarayı imiş.

Detaylı bilgi: DOLMABAHÇE SARAYI

Dolmabahçe Sarayı Pazartesi hariç her gün açık.

Dolmabahçe Sarayı giriş ücreti Selamlık tam 90 TL, indirimli 45 TL – Harem tam 60 TL, indirimli 30 TL

Müze Kart sadece Harem bölümü için geçerli. 

Dolmabahçe Sarayı nerede: Beşiktaş – Kabataş arası

Dolmabahçe Sarayı’na nasıl gidilir: Öncelikle Beşiktaş’a gelirseniz işiniz oldukça kolay. Çınar ağaçlarıyla süslü yolu yürüyerek 15 dakikada saraya ulaşabilirsiniz. Anadolu yakasından geliyorsanız Kabataş iskelesinden yürüyerek 5 dakikada, Karaköy veya Eminönü’nden tramvay ya da otobüs ile 10 dakikada Kabataş’a ulaşacaksınız. 

Yerebatan Sarayı

İstanbul’un en ilginç yerlerinden ve müzelerinden birisi burası. Yer altındaki bu sütun denizi arasında yürürken kendinizi ya bir masalda ya da bir bilim kurgu filminin içerisinde hissedeceğinizden eminim. 

Gizemli ve etkileyici bir ortam yaratmak için ışıklarla donatılmış mekânı ahşap bir platform üzerinde yürüyerek geziyorsunuz. 140 metreye 70 metre boyutlarında, 9800 metre karelik bir alanı kaplayan dev bir yapı. Merdivenlerle inilen mekânda 12 sütun dizisi bulunuyor. 

Sarnıç, MS 542 yılında I. Justinyen tarafından “Büyük Saray”ın su ihtiyacını karşılamak üzere yaptırılmış. İnşasında 7000 kölenin çalıştığı söylenen sarnıca sular, farklı yerlere yerleştirilen kemerler vasıtasıyla Belgrat ormanlarından getiriliyormuş. Bozdoğan, Mağlova kemerleri bunlardan ikisi. 

Durgun su yerine akan suyu tercih eden Osmanlı, bu suyu Topkapı Sarayı’nın bahçelerini sulamak için kullanmış, bir sonra da kullanmayı bırakmış. Âtıl duruma geçen sarnıç, 1500’lü yıllarda bir Hollandalı gezgin tarafından yeniden keşfedilmiş. Cumhuriyet döneminde ise temizlenen sarnıca platform eklendikten sonra 1987 yılında ziyarete açılmış. 

Medusa Başlı sütunlar

Sarnıçtaki sütunlar loş ortamının etkisi ve ışıklandırma ile o kadar etkileyici görünüyor ki. Bu sütunlardan sarnıçta 336 tane var. Sütunlar farklı yerlerden getirildiği için hepsi birbirine benzemiyor ama bunlardan iki tanesi var ki en ünlüleri onlar. Medusa Başlı Sütunlar sarnıcın dip tarafında yer alıyor. Ters yüz duran sütunların nereden geldiği kesin olarak bilinmiyor. 

Sütun hem Medusa saçlarına sahip hem de ters durunca efsanelere de konu olmuş. Mitolojideki Medusa hikayesi ise çok kısaca şöyle. Efsaneye göre, çok güzel bir kadın olan ölümlü Medusa kardeşleriyle beraber Athena Tapınağı’nda yaşamaktadır. Athena’yla evli olan Poseidon ise Medusa’ya gizli bir aşk duymaktadır.  Bir gün Poseidon, Medusa’ya zorla sahip olur. Athena kıskaçlığından ceza olarak Medusa ve kardeşlerini yüzlerine bakılmayacak kadar çirkinleştirir ve saçlarını yılana çevirir. O kadar çirkindir ki Medusa’ya bakabilen herkes taşa dönüyormuş. Bu ceza ile yetinmeyen Athena üstüne kardeşi Perseus’u Medusa’yı öldürmek için peşinden yollar. Dolaplar çeviren Perseus, Medusa’nın başını keserek Athena’ya sunar. Başı kesildiğinde hamile olan Medusa’nın gövdesinden kanatlı at Pegasus ile dev Khrysaor doğmuşlar.

Diğer görülecek yerlerden biri de Ağlayan Sütun (Gözyaşı Sütunu). Bir tavus kuşu kuyruğunu andıran sütuna ıslak görünümü nedeniyle bu isim verilmiş. Tabii, buna dair efsaneler de var. Bu gözyaşlarının bu sarnıcın yapımında çalışan kölelerin çektikleri acıları temsil ettiği söyleniyor. Yeri, sarnıcın orta taraflarında. Ortasındaki deliğe parmağını sokanların dileklerinin gerçekleşeceğine dair bir inanış var. 

Detaylı bilgi: YEREBATAN SARAYI

Müze her gün açık. Resmi tatil günleri ve dini bayramların birinci günü kapalı.

(Koronovirüs dolayısıyla şu an kapalı olduğundan gitmeden önce mutlaka bilgiyi kontrol edin)

Yerebatan Sarayı’na giriş ücreti tam 15 TL, indirimli (öğrenci – öğretmen) 5 TL

Müze Kart geçerli değil.

Yerebatan Sarayı nerede: Sultanahmet Meydanı

Yerebatan Sarayı’na nasıl gidilir: En kolayı Kabataş – Bağcılar tramvayı ile gelmek. Sultanahmet durağından indikten sonra Ayasofya’ya doğru yürüdüğünüzde yolun sol tarafında girişini göreceksiniz. 

Türk ve İslam Eserleri Müzesi 

Sultanahmet’in göbeğinde Türk ve İslam dünyasına ait birçok ender eseri bir arada görebileceğiniz ödüllü müzelerden biri burası. Özellikle müze gezmek için geldiyseniz Sultanahmet bu açıdan tam bir cennet. 

İlk yeri Süleymaniye Külliyesi’ndeki bir imarethane olan müze, 1914 yılında ziyarete açılmış. Uzun süre burada hizmet verdikten sonra şu anki yerine Sultanahmet Meydanı’ndaki İbrahim Paşa Sarayı’na taşınmış. 

İstanbul müzeleri
Türk ve İslam Eserleri Müzesi

İbrahim Paşa Sarayı, sultan sarayları dışında günümüze gelen tek özel saray. Kanuni Sultan Süleyman’ın tamir ettirerek damadı İbrahim Paşa’ya hediye ettiği bina, yıllar sonra büyük bir restorasyondan geçerek 1983 yılında müzeye dönüştürülmüş. Müze 1984 ve 1985 yıllarında Avrupa Konseyi’nden iki özel ödül almış. 

Dünyanın en iyi halı koleksiyonu

Müze içerisinde Abbasi, Memluk, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma nadir bulunan örnekleri görebiliyorsunuz. İslam sanatının en erken döneminden 20’nci yüzyıla uzanan zaman diliminde Emevi, Abbasi, Kuzey Afrika, Endülüs, Fatımi, Selçuklu, Eyyubi, İlhanlı, Memluk, Timurlu, Safavi devletleriyle çeşitli Kafkas ülkeleri, beylikler ve Osmanlı döneminden kalma eserler zengin bir koleksiyon oluşturuyor. Bu koleksiyonların bazılarının bile kendi başlarına müze oluşturabilecek niteliğe sahip olduğu belirtiliyor.

Dünyanın en iyi halı koleksiyonlarından biri burada. Özellikle Selçuklu halıları şaheser olarak değerlendiriliyor. Camekanlar içerisinde sergilenen halılara bayılacaksınız. 

Koleksiyon içerisinde ayrıca el yazmaları, toprak, metal ve seramik objeler de yer alıyor. Özellikle el yazmaları koleksiyonunda 18 binin üzerinde parça bulunuyor. Ayrıca, etnografya bölümünde son birkaç yüzyıla ait Türk günlük yaşamının izlerini sürebiliyorsunuz. 

İstanbul'da görülmesi gereken 10 müze
Türk ve İslam Eserleri Müzesi

Detaylı bilgi: TÜRK VE İSLAM ESERLERİ MÜZESİ

Müze her gün açık. Yaz ve kış açık olduğu saatler değişiyor. 

Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ne giriş ücreti 50 TL 

Müze Kart geçerli

Türk ve İslam Eserleri Müzesi nerede: Sultanahmet Meydanı

Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ne nasıl gidilir: En kolay ulaşım Kabataş – Bağcılar tramvay hattı ile gelmek. Sultanahmet durağında indikten sonra Alman Çeşmesi ve dikilitaşların olduğu tarafa doğru ilerlediğinizde Sultanahmet Cami’nin hemen karşısında bina girişini göreceksiniz.

Arter

2010 yılında ilk kez Beyoğlu’nda açılan Arter 2018 yılına kadar burada hayatını sürdürdü. Beyoğlu’na çok yakışan göz alıcı sergileriyle İstiklal Caddesi’ne güzellik katan yerlerden biriydi. Caddeye bakan camın arkasında ilginizi çekecek bir şeyler mutlaka oluyordu.

Vehbi Koç Vakfı’nın destekleriyle kurulan müze, 2019 eylül ayından itibaren çok daha havalı Dolapdere’deki yeni binasına taşındı. Grimshaw Mimarlık tarafından tasarlanan bu yeni binada yine sanatın birçok alanında performans ve etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. 

Koleksiyonunda 400’den fazla sanatçının 1400’den fazla çağdaş sanat eseri bulunuyor. Bunlar 1960’lardan itibaren üretilen heykel, baskı, resim, film, fotoğraf, video gibi farklı disiplinlerden eserleri kapsıyor. Bina içerisinde performans salonları, öğrenme ve etkinlik alanları, kütüphane, kitapevi ve bir de bistrosu var. 

Bu arada eski bina da yine Vehbi Koş Vakfı’na bağlı bir sergi mekânı olarak Meşher adıyla hizmet vermeye devam ediyor. 

Detaylı bilgi: ARTER

Şu an salı – cuma günleri 11.00 – 17.00 saatleri arası açık. 

1 Ocak’ta, dini bayramların ilk günlerinde ve pandemi dönemine mahsus olarak resmî tatillerde kapalı.

Arter’e giriş ücreti tam 25 TL, 65 yaş üzeri ve öğretmenler 15 TL, 24 yaş altı ve engelli ziyaretçiler için ücretsiz

Perşembe günleri sergi girişleri herkes için ücretsiz

Arter binasının kütüphane, kitabevi, Bistro by Divan alanlarına, kamuya açık etkinliklere ve Galeri 0’daki sergiye giriş için bilet gerekmiyor.

Arter nerede: Dolapdere

Arter’e nasıl gidilir: Öncelikle Taksim’e gelirseniz gitmeniz daha kolay olacaktır. Taksim’den ve Tepebaşı’ndan Arter’e her saat başı ücretsiz servis bulunuyor. 

Toplu taşımayı ile geliyorsanız metrodan Taksim durağının Gezi çıkışından ya da Osmanbey durağının Pangaltı çıkışından çıkarsanız 10 – 15 dakikalık bir yürüyüşle müzeye ulaşabilirsiniz. 

İstanbul Rahmi M. Koç Müzesi

Alanından ilklerden biri olan Rahmi Koç Müzesi, gerçek bir koleksiyonerin neler yaratabileceğinin en güzel örneklerinden biri. Müzede birçok farklı sektöre ait parçaları bir arada görebiliyorsunuz. Arabaları seviyorsanız, bir uçağın içi nasıl oluyormuş diye merak ediyorsanız, denizaltında nefes kesen dakikalar yaşamak istiyorsanız ya da Londra’nın kırmızı otobüsleriyle selfie çektirmek istiyorsanız burası tam size göre. 

1994 yılında Hasköy’de kurulan müzede Rahmi Koç’un uzun yıllar boyunca özenle biriktirdiği parçalar sergileniyor. Sanayi, ulaşım, endüstri ve iletişim sektörlerinden toplanan bu parçalar adeta sizi tarihte bir yolculuğa çıkarıyor.  

İstanbul müzeleri
İstanbul Rahmi Koç Müzesi

İlk açıldığından bu yana büyüyen müze bugün 27 bin metre karelik bir alanı kaplıyor. Üç bölümde oluşan müzede başta dediğim gibi yok yok. Lengerhane, Tersane ve dış mekan sergi alanlarında birbirinden özel otomobiller, deniz altı, bir şehir hatları vapuru, lokomotifler, oyuncaklar, matbaa makineleri, zeytinyağı fabrikası gibi irili ufaklı bir sürü şeyi bir arada görebiliyorsunuz. 

Detaylı bilgi: İSTANBUL RAHMİ KOÇ MÜZESİ

Şu an için açık olduğu günler Pazartesi – Cuma arası. 

Dini Bayramların arife ve birinci günü ile her yıl 31 Aralık ve 1 Ocak günleri müze kapalı.

Rahmi Koç Müzesi’ne giriş ücreti tam 28 TL, Öğrenci 12 TL

Denizaltı giriş ücreti tam 14 TL, öğrenci 10 TL

Rahmi Koç Müzesi nerede: Hasköy

Rahmi Koç Müzesi’ne nasıl gidilir: Denizyoluyla gelecekseniz Haliç Hattı’nın Hasköy durağından inmeniz gerekiyor. Üsküdar’dan kalkan vapur Karaköy’e uğrayarak Eyüp’e kadar gidiyor.

Metrobüs ile gidecekseniz Halıcıoğlu durağında inip viyadüğün altına geçmeniz gerekiyor. 

İETT otobüsleri ile gelecekseniz 36T Taksim – Cebeci, 38T Taksim – Küçükköy, 47 Eminönü – Yeşilpınar, 47Ç Eminönü – Güzeltepe, 47E Eminönü – Binevler, 54H Şişli – Hasköy, 54HT Taksim – Hasköy hatlarını kullanabilirsiniz.

Minibüs derseniz de Şişhane – Alibeyköy hattını deneyebilirsiniz. 

Hatırlatma!

Covid döneminde müzelerin ziyaret gün ve saatlerinde bazı değişiklikler yapıldığını unutmayın. O yüzden gitmeden önce son durumlarını mutlaka web sitelerinden ya da telefonla arayarak kontrol edin. 

İlave öneriler

Her türlü müze seven biri olarak bu onlu seçimi yapmak çok zor oldu gerçekten. O yüzden diğer beğendiğim İstanbul müzelerini en azından ismen listenin devamına eklemek istedim. 

Aya İrini Müzesi

Sadberk Hanım Müzesi

Deniz Müzesi

Galata Mevlevihanesi Müzesi

Resim Müzesi

Kariye Cami (Eskiden müzeydi)

Pera Müzesi 

Miniatürk

Masumiyet Müzesi

İstanbul Oyuncak Müzesi

DÜNYANIN EN ÇOK ZİYARET EDİLEN MÜZELERİ‘ni merak ediyorsanız bu yazıma göz atabilirsiniz.

Daha fazla fotoğraf ve güncel gezileri kaçırmamak için instagram sayfamı takip etmeyi unutmayın: Figen Kokol

Yorumlar kapandı...