Orta Doğu’nun hareketli dünyasında Ürdün, barış ile anılan ender ülkelerden biri. Petra ise Ürdün’ün adını tüm dünyaya duyuran en özel yer. 2000 yıllık bu antik kentten başka Ürdün gezilecek yerler listesinin en başında Wadi Rum geliyor. Bu dünyadan gibi gözükmeyen sıra dışı mekan tüm mekan algılarınızı da değiştiriyor.
Wadi Rum, Petra ve Ölü Deniz Ürdün’de göreceğiniz başlıca yerler. Her biri kendince çok farklı deneyimler sunuyor. Görecekleriniz sınırlı gibi dursa da her yeni ülke yepyeni bir kültürü tanıma fırsatı sunuyor bana göre. Buralara kadar gelmişken gelin, Ürdün’ün hakkını verelim, köşe bucak gezelim.
İşte size detaylı Ürdün gezilecek yerler listesi…
Eğer ilk bu yazıya denk geldiyseniz Ürdün gezisi için gerekli tüm notlarımı aktardığım ÜRDÜN GEZİ REHBERİ ve ÜRDÜN’DE NEREDE KALINIR yazılarıma göz atmanızı kesinlikle tavsiye ederim.
ÜRDÜN GEZİLECEK YERLER
Amman
Orta Doğu’ya ilk defa gidiyorsanız başkent Amman, yaşam tarzı ve kültürüyle size farklı gelebilecek bir şehir. Rengarenk kıyafetlerle dolu mağazaları, falafelcileri, sokak satıcıları, az katlı renksiz mimarisiyle farklılığını hemen hissettiriyor. Ülkedeki nüfusun büyük bölümünün yaşadığı şehre her ne kadar renksiz dediysem de göründüğü kadar da renksiz bir şehir değil. Renkli sokakları ve sürekli canlı mekanları ile bence biraz fazla alttan alınıyor sanki.
Bir gününüzü buraya ayırabilirsiniz. Tarihi Roma Tiyatrosu, Amman Kalesi ve içerisindeki Arkeoloji Müzesi, kafeleriyle ünlü renkli Rainbow Caddesi (Gökkuşağı Caddesi) ve çarşıları bence görülmeyi hak eden yerler. Özellikle fotoğraf çekenlerin sokaklarda güzel şeyler yakalayabileceğine inanıyorum.
Ayrıca Kral Abdullah I Cami (King Abdullah I Mosque), sanat severlerin uğrak yeri Darat Al Funun, Kraliyet Otomobil Müzesi şehirde görebileceğiniz diğer önemli yerler. Ürdün kültürüne şahit olmak, o meşhur yemeklerin tadına bakmak için de bence Amman doğru adres.
Roma Tiyatrosu giriş ücreti: 2 JOD
Amman Kalesi giriş ücreti: 3 JOD
Kraliyet Otomobil Müzesi giriş ücreti: 3 JOD
Petra Antik Kenti
Ürdün’ün en önemli cazibe noktası olan Petra, dünyanın da en önemli antik kentlerinden biri. Bir zamanlar Nebati uygarlığına başkentlik yapmış şehir şimdilerde “Yeni dünyanın yedi harikası”ndan biri olarak kabul ediliyor.
Kayıp şehir olarak anılan Petra’nın tam olarak ne zaman kurulduğu bilinmese de bilim adamları tarihini MÖ 1. yüzyıla kadar dayandırıyor. Ticarette usta olan Nebatiler o zamanlarda ticaret yollarının kesiştiği noktada yer alan bu alana kayaların arkasına koskoca bir şehir kurarlar. Şehir MS 106 yılında Romalılar tarafından ele geçirildikten sonra da önemi korur. Ancak 363 yılında yaşanan büyük bir depremden sonra terk edilir ve yıllar içerisinde neredeyse unutulur.
1812 yılında keşfedilir
Sadece bölge halkı olan Bedevilerin bildiği, koyunlarını otlattığı bölge yüzyıllarca gözlerden uzak kalır. 7. yüzyılda artık çölleşmiş bir alandır. 1812 yılında kayıp şehrin varlığın duyan İsviçreli bir kâşif Johannes Burckhardt, bölgeyi incelemektedir. Arap gibi giyinir ve Bedevileri ikna ederek kayıp şehre girer. Ve o günden sonra Batı bu gizemli şehrin sırlarını keşfetmek için buralara gelmeye başlar. Günümüzde de dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerini kendine çekerek cazibesini korumaya devam ediyor.
Petra’nın kelime anlamı “taş” ama birçokları ona “Rose City” yani “gül şehri” diyor. Ona bu adı verense şehirdeki birçok yapının oyulmuş olduğu kayaların muhteşem rengi. Bazen kırmızıya bazen pembeye çalan renk şehre girdiğiniz anda çevreye hâkim olan neredeyse tek renk.
Ününe ün katan filmler
Petra, öyle büyük bir alana yayılmış ki, hakkıyla gezmek için belki birkaç gününüzü ayırmanız gerekir. 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan şehir şu an koruma altında. Yüzyıllar boyunca şehrin yerli halkı olan Bedeviler ise bu karardan sonra maalesef farklı bir bölgeye yerleştirilmiş.
Petra’yı ünlü yapıp herkesin buraya akın etmesini sağlayan şeylerden biri “Indiana Jones and The Last Crusade” filminin burada çekilmiş olmasında büyük katkısı var. Harrison Ford’un oynadığı filmin bazı önemli sahneleri burada çekilmiş. Sadece bu film değil tabi, Sinbad, Return of Mummy, Son of God, Diggging fort The Truth, Transformers: Revenge of The Fallen, Queen of the Desert, Mortal Kombat: Annihilation, Terra X gibi filmler de Petra’da çekilen filmler arasında sayılabilir.
Şehir, tapınaklar, evler, kaya mezarları, su kanalları, tiyatro, saray, kilise gibi birçok önemli yapıyı içinde barındırıyor. Bir başka özelliğiyse belki de dünyanın en pahalı giriş ücretlerinden birine sahip olması… Gezdiğinizde görüyorsunuz ki, verdiğiniz paraya kesinlikle değiyor.
Şehre ulaşmak için önce dağların arasında bir yarık gibi uzanan 1200 metrelik The Siq bölümünden geçmeniz gerekiyor. Bazen gökyüzünü göremeden bu dar yolda ilerlemek öylesine etkileyici ki, son metrelere geldiğinizde adrenalin daha da artıyor sonra küçük bir aradan o ilk manzara insanı inanılmaz heyecanlandırıyor.
Petra’da görebileceğiniz bölümler;
- Teasury / Al Hazne (hazine)
- Bab Al Siq (giriş kapısı)
- The Siq (kanyon)
- The Dam (baraj)
- Street of Facades (lahitli yol)
- Theater (anfitiyatro)
- Urn Tomb (Urn Lahdi)
- The Silk Tomb (Silk Lahdi)
- Corinthian Tomb (Korint Lahdi)
- Palace Tomb (Saray Lahdi)
- The Colonnaded Street (Kolonlu Cadde)
- Church (Kilise)
- The Great Temple (Büyük Tapınak)
- Farsa Valley (Farsa Vadisi)
- High Place of Sacrifice (Kurban alanı)
- The Garden Temple (Bahçe Tapınağı)
- Temple of Qasr Al-Bint (Tapınak)
- Winged Lions Temple (Kanatlı Aslan Tapınağı)
- The Tomb of the Roman Soldier and Funeral Ballroom (Tapınak)
- The Renaissance Tomb (Lahit)
- The Monastery / Al Deir (Manastır)
Petra giriş ücreti: Tek günlük 50 JOD / İki günlük 55 JOD / Üç günlük 60 JOD
(İnternetten alırsanız 56,32 JOD – 6.32 dinar servis ücreti ekleniyor.)
Bilet için PETRA ANCIENT CITY
Petra by Night giriş ücreti: 17 JOD
Pazartesi, Çarşamba, Perşembe 20.30 – 22.30 arası
Petra by Night biletleri genellikle aynı gün kapıdan alınıyor. Bu arada nakit ödemelerde kredi kartına komisyon ödemeniz gerekiyor.
Petra by Night için ayrıca bilet almanız lazım. Şehir saat 17.00’de kapandığı için şehirden ayrılmanız sonrasında 20.30 gibi başlayan törenin öncesinde tekrar şehre giriş yapmanız gerekiyor. Işıklandırılmış Hazine bölümünün önünde yerel müzik ve çay ikramıyla geçen 1,5 saatlik tören oldukça etkileyici. Mutlaka görün, derim.
Wadi Rum
En başta da söylemiştim ben Petra’nın fotoğraflarından etkilenerek buraya geldim ve şehri çok beğendim. Ama beni daha çok şaşırtan ve etkileyen yer Wadi Rum oldu. Mars’a benzetilen Wadi Rum bir çöl ancak öyle göz alabildiğine uzanan bir çöl değil. İşte asıl güzelliğini de bence buradan alıyor. Çölün ortasından bir heykel gibi yükselen kayadan tepeler insanı derinden etkiliyor. Hele geceleri ışıksız yeryüzünde, gökyüzündeki yıldızlar öylesine parlıyor ki anlatamam.
720 kilometrekarelik çölde Bedevi aileler yaşıyorken alan turizme açıldığında buranın onlar tarafından işletilmesine izin verilmiş. O yüzden buralarda gezerken bir zamanlar keçi kılından çadırlarda yaşayan Bedevilerin yaşamını çok yakından deneyimleme şansınız oluyor.
Balon çadırlarda yıldızları izle
Farklı şekillerdeki kaya oluşumları, yüzyıllar öncesinden kalma kaya resimleri ve yazıtları ile masalsı bir diyar. Bu özelliğiyle de birçok filme de ev sahipliği yapmış. Transformers, Arabistanlı Lawrance, Martian gibi filmler burada çekilmiş. Gün doğumları ve gün batımlarının harika olduğu vadiyi rotanıza mutlaka eklemelisiniz. Bölge aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiş.
Bölgede kalmak için kullanılan balon çadırlar Instagram dünyasında çok ünlü. Bu balonların birçoğunda tavan şeffaf olduğu için geceleri gökyüzünü rahatça izleyebiliyorsunuz. Vadi genelde kampların düzenlediği turlarla geziliyor. Birkaç farklı bölgeye yapılan turlar oldukça heyecan verici… Yine bölgede balon turları da çok yaygın.
Wadi Rum giriş ücreti: 5 JOD (ücret Visitor Center’da ödeniyor.)
Wadi Rum’a nasıl gidilir?
Biz Wadi Rum’a geçişimizi Petra’dan yaptığımız için buradan yerel minibüslere bindik. Otelimizdekiler bizim için telefonla yerimizi ayırttı ve sabah 07.00’de bizi otelimizden alarak Wadi Rum’ın girişine kadar bıraktı.
Eğer Amman’dan gidiyorsanız otobüs terminalinden kalkan minibüslerle Petra üzerinden Wadi Rum’a ulaşabilirsiniz.
Lut Gölü (Ölü Deniz)
Lut Gölü ya da diğer adıyla Ölü Deniz’in en önemli özelliği deniz seviyesinin 420 metre altındaki konumu. Dünyanın en derin noktası ve tuzlu gölleri arasında da en tuzlu 2. gölü. Gölün suyu okyanustan 9.6 kez daha tuzluymuş mesela.
Bu tuzlu yapısı nedeniyle batmak neredeyse imkânsız. Yan dönmeye çalışmak bile çok zorlayıcı. Bu arada su o kadar tuzlu ki yanlışlıkla gözünüze gelirse canınız fena yanıyor. Burada insanlar genelde yüzmek yerine sırt üstü yatıyor 🙂 O yüzden burada herkes nedense elinde kitap ya da gazeteyle poz veriyor. Çamur banyosu da burada çok popüler.
Suya girmek için halk plajı dahil birçok alan var. Birçok uluslararası otel zincirinin burada şubesi bulunuyor. Turistler genelde otellerin tesislerinde kalıyor ama bunlardan günübirlik olarak da yararlanabiliyorsunuz. Fiyatlarına genelde öğle yemeği dahil oluyor.
Lut Gölü’nün karşı kıyısı İsrail’e ait. Denize girdiğiniz yerden İsrail topraklarını görebiliyorsunuz. Eskiden geçiş yapılan nokta varmış ama şu an savaş nedeniyle kapalı.
Lut Gölü’ne nasıl gidilir?
Ülkede yaygın olan kullanılan JETT otobüs firmasının Ölü Deniz’e sabah – akşam karşılıklı seferleri var.
Seferler Abdali İstasyonu’nundan 8.30’da ve 7.th Circle’da ise 9.00’da var. Dönüşler ise 16.00’da oluyor. Ücreti 12 dinar civarı.
Toplu taşıma isterseniz Mujaharin İstasyonu’ndan kalkan minibüsleri kullanabilirsiniz. Ancak bunların bir olumsuz yani bu minibüslerin sizi Rame denen bir yerde bırakması ve buradan da Ölüdeniz’e taksiye binmeniz gerekiyor. Minibüs 1 dinar, taksi ücreti yaklaşık 4 dinar tutuyor.
Bir seçenek de taksi ile gitmek. Otelinizden ayarlarsanız daha iyi olur ama sokaktakilerle de pazarlık yapabilirsiniz. Hatta gidiş – dönüş anlaşırsanız sizi orada belirli bir süre bekledikten sonra Amman’daki adresinize bırakıyorlar.
Son seçenek de turlarla gitmek. Yine birçok otelin anlaşmalı firması var ve daha hesaplı olabiliyor. Biz de otelin anlaşmalı firmasıyla gittik ve özel bir taksiyle gidip onların oradaki anlaşmalı otelini kullandık. Fiyata giriş ücreti ve öğle yemeği de dahildi. Bu şekilde giderseniz fiyatlar 85 dinardan başlıyor.
Wadi Mujip
Lut Gölü gibi deniz seviyesinin altında kalan bölge, bu özelliğiyle dünyada tek. 1300 metreyi bulan yükseklik farkı ve su seviyesinin yıl boyunca hiç azalmaması nedeniyle burada çok farklı bir habitat oluşmuş. Bu kendine has bölge 300 çeşit bitkiye, 10 çeşit etobur hayvana ve birçok kuşa yaşam alanı oluşturuyor. Bu zenginliği sayesinde UNESCO burayı Biyosfer Rezerv alanlarından biri ilan etmiş.
Birçok aktivite yapılan bu doğa parkında farklı yürüyüş rotaları oluşturulmuş ve bunlar arasında en ünlüsü Siq Trail olarak geçen.
Buraya gitmek için kendi aracınız yoksa en uygun yöntem turlara katılmak.
Madaba
Burası Ürdün’ün eski şehirlerinden biri. Çoğunluğunu Hristiyanların oluşturduğu şehir Amman’a yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta. Kentin özelliği ise Kudüs’e ait en eski haritalardan birinin burada bulunuyor olması. Bir kilisenin tabanında bulunan harita 1884 yılında ortaya çıkarılmış. Bir parçası maalesef ortadan yok olmuş ama önemli kısmı hala ziyarete açık.
Nebo Dağı ya da Nibu Dağı
Burası Madaba yakınlarında kutsal sayılan alanlardan biri. Amman’a 35 kilometre Madaba’ya ise 10 kilometre uzaklıkta. Bu dağın zirvesi Museviler için önemli bir yer. Hazreti Musa’nun mezarının burada olduğuna inanılan alan deniz seviyesinden 710 metre yükseklikte yer alıyor. Ancak mezarın tam olarak nerede olduğu bilinmiyor. Yüzyıllar boyunca hacılar son durak yeri olarak buraya akın etmişler. Ve arkeolojistler için de burayı tespit etmek için önemli izler bırakmışlar. 1933 yılında başlayan kazılarda manastır bazilika gibi önemli yapılar ortaya çıkarılmış.
Nebo Dağı’nın eteklerindeki Siyyagha Camii de mimarisiyle dikkat çeken yerlerden biri aynı zamanda.
Nebo Dağı giriş ücreti: 2 JOD
Jerash Antik Kenti
Jerash (okunuşu Ceraş) Eski bir Roma kenti. Hatta İtalya dışında en iyi şekilde ayakta kalmayı başarmış kentlerden biri olarak gösteriliyor. Amman’dan 1,5 saatte gidebileceğiniz şehri isterseniz turlarla ya da bağımsız olarak gezebiliyorsunuz. Kolonlu sokakları, güzel bir tiyatrosu, tepelere yayılmış tapınakları, hamamları, çeşmeleri ve meydanları ile oldukça etkileyici. Bir zamanların zengin ve gösterişli şehir istilalarla, depremlerle terk edilince 1806 yılına kadar gözlerden uzakta kalmış. Bu sefer bir Alman gezgin Jasper Seetzen şehri kumlar altında bulmuş ve 1925 yılında başlayan kazılarla şehrin büyük bir kısmı gün yüzüne çıkartılmış.
Petra gibi bir şehri gördükten sonra sizi ne kadar etkiler bilmiyorum ama vaktiniz varsa ve antik şehir meraklısıysanız burayı da rotanıza dahil edebilirsiniz.
Antik kent giriş ücreti: 10 JOD
Bethany
Burası İsa’nın vaftiz edildiği yer olarak kabul ediliyor ve Hristiyanlar için kutsal alanlardan biri. Ürdün Nehri kıyısındaki yer bir dönem İsrail ile yaşanan sıkıntılar nedeniyle terk edilmiş ve mayınlarla kaplanmış ancak imzalanan barış anlaşmasından sonra bölge mayınlardan temizlenerek, elden geçirilmiş ve tekrar ziyarete açılmış.
Bethany giriş ücreti: 12 JOD
Akabe
Ürdün’ün önemli şehirlerinden biri, aynı zamanda Kızıl Deniz’e açılan kapısı. Yılın neredeyse büyük bölümü güneşli geçtiğinden deniz turizmi burada ön plana çıkmış. Dalış turları çok revaçta ama Kızıl Deniz’deki komşusu diğer yerler kadar gösterişli olmadığı söylenenler arasında.
Ürdün’de nerede yenir? Amman Restoranları
Hashem Restaurant
Amman’da herkesin tavsiye ettiği ilk yer burası. Bence bu kadar övgüyü de hak ediyor. Ara sokakta küçük bir esnaf lokantası aslında. Oturduğunuzda önünüze beyaz paket kağıtlarının serildiği, siparişinizi yazarak verdiğiniz bir yer. Menüde az sayıda yemek var ama burada yediğiniz en leziz yemekler olacağından emin olabilirsiniz. Özellikle falafel ve humus yemek için en doğru adres burası bence. Fiyatlar da çok uygun… İki kere gittiğimiz yerde hesap bu kadar düşük gelince bir yanlışlık var diye iki kere hesaplatmıştık.
Al-Quds
Ürdün yemekleri yemek için doğru adreslerden biri. Özellikle Mansaf yemek için buraya uğrayabilirsiniz. Porsiyonlar büyük, servis oldukça iyi. Yeriyse çarşı içerisinde.
Salaheddin Bakery
Şehrin eski pastanelerden biri ve kesinlikle kime sorsanız şehirdeki en iyi susamlı ruloların burada olduğunu söyleyecektir. Tüm ürünler lezzetli…
Tawaheen al-Hawa
Amman’ın en büyük restoranlarından birisi. Hem turistler hem de yerel halkın sevdiği bir yer. Özellikle iki spesiyali var; biri şiş kebap, diğeri mansaf. Ürdün’ün özel yemeği mansafı yiyebileceğiniz en iyi yerlerden biri, diyebilirim.
Sufra
Biraz daha üst düzey bir yer arıyorsanız Sufra’yı tercih edebilirsiniz. Yeri şehrin renkli mekânı Rainbow Caddesi’nde. Yemekler oldukça lezzetli. Özellikle Kofta bi Tahini gelenlerin en favori yemeklerinden.
Fakhreldin
Levant (Orta Doğu) mutfağının en iyi örneklerini bulabileceğiniz şık bir restoran. Bir zamanlar cumhurbaşkanına ev sahipliği yapan tarihi binada hizmet veren restoranın menüsü çok kalabalık ve bunlardan büyük kısmı Lübnan mutfağından. Menüde ayrıca geleneksel Ürdün alkollü içkilerine de yer verilmiş.
Ürdün’de nerede kalınır?
Petra, Wadi Rum, Amman, Ölü Deniz ve Akabe’de konaklama önerilerim için ÜRDÜN’DE NEREDE KALINIR? yazıma göz atabilirsiniz.
Ürdün’e tek başına gidilir mi?
Ürdün’e biz iki kadın olarak gittik ve 5 gün boyunca kendimiz toplu taşıma ile dolaştık. Herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Çölde ve Amman’da geceleri sokaklarda dolaştık, her ikisin açıkçası bana güvenli geldi. İzlenimlerim bir kadın olarak tek başıma seyahat etseydim de bir sorun yaşamayacağım yönünde. Birçok yerde yalnız seyahat eden kadınlarla da tanıştık. Ancak ben her zaman tek seyahat ederken özellikle geceleri geç saatlerde dışarda olmamaya çok dikkat etmek ediyorum.
Ürdün ile ilgili daha detaylı bilgi arıyorsanız ÜRDÜN GEZİ REHBERİ yazıma göz atabilirsiniz.
Daha fazla fotoğraf ve güncel gezileri kaçırmamak için instagram sayfamı takip etmeyi unutmayın: Figen Kokol
Yorumlar kapandı...