LONDRA’YI UCUZA GEZMEK MÜMKÜN!

Biri size Londra için çok pahalı, diyorsa ona inanın… Gerçekten pahalı bir şehir. Bir de kurları ekleyin üstüne… Konaklamadan yeme içmeye, ulaşımdan sanatsal faaliyetlere hepsi el yakıyor. Ama bu demek değil ki Londra’ya gidilmeyecek. Gidilse de bunca paralar harcanacak… İnanın, Londra’yı ucuza gezmek mümkün… İyi bir hazırlanmayla Londra’yı ucuza gezmek bazen de bedavaya gezmenin pek çok yolu var.

Londra’yı detaylıca tanımak için Londra Gezi Rehberi – Her şeyin şehri yazısını,  detaylı 5 günlük rota için “Londra 5 günde nasıl gezilir?” yazımı okuyun, derim. Parkları ve müzeleri yazdığım yazıları da “Ucuza Londra nasıl gezilir” konusunun alt yazıları olarak düşünebilirsiniz.

Yürüyerek gezin

Londra’ya ilk defa gidiyorsanız, görmeniz gereken yerlerin neredeyse hepsi, birinci bölge içerisinde. Çoğu birbirine yakın ve yürünebilir mesafede. Doğru planlanmış bir rotayla, belki de tamamını yürüyerek gezebilirsiniz.

Londra’da düzenlenen ücretsiz yürüyüş turları, şehri gezmek için en iyi yöntemlerden biri. Bu turlar sadece bahşiş usulüyle çalışıyor, ne kadar vereceğiniz size kalmış. Bunlardan bir ya da birkaçına katılarak şehri hem yerlisinden dinleme ve hem de en bilinmedik köşelerine kadar görme şansı buluyorsunuz. Sandemans, Strawberrytours, Freetours bunu en iyi yapan organizasyonlar.

Ayrıca 10 pounda katılabileceğiniz Walks da çok uzun yıllardır Londra’da hizmet veren bir kuruluş. Belirlenen rotalarda, rezervasyon yapmadan katılacağınız turlarda, şehri en iyi bilen yerli rehberlerle geziyorsunuz.

Eğer metro ya da otobüs kullanacaksanız bir Oyster edinip günlük bilet kullanın. Onun avantajıysa kullandığınız miktar, bir günlük kart bedeline ulaştığında ondan sonra kullandığınız hiçbir şeye ekstra ücret ödemiyorsunuz. Bu kartlar, otobüs, tren ve metroda da kullanılabiliyor.

Çok müze, mekân ve eğlenceli aktivite yapacağım, diyorsanız Londonpass belki bir alternatif olabilir. Pek çoğunun sadece tek bir girişi bile 20-30 pound’un üzerinde olan 80’den fazla yere tek bir kartla giriş yapabiliyorsunuz. Size hem hızlı giriş imkânı sağlıyor hem de isterseniz bir Oyster karta dönüştürebiliyorsunuz. Tek kişi için bir günlük fiyatı 69 pound.

Bunu yapamıyorsanız Londra’nın en görülmesi gereken yerlerini gezen birkaç otobüs hattından birini  de deneyebilirsiniz. Mesela; 74 (Putney – Baker Street), 24 (Pimlico – Hampstead Heat), 11 (Fulham – Liverpool Street), 9 (Somerset House – Hammersmith), 35 (Clapham Junction – Shoreditch), RV1 (Covent Garden – Tower Gateaway), 17 (Archway – London Bridge), 139 (Waterloo – Golders Green)… Bunlar için sadece 1,50 pound ödeyeceksiniz.

Ücretsiz müzelerle sanata doyun…

Sanata, tarihe düşkünseniz ve müze gezmeyi seviyorsanız en iyi haber bu konuda… Londra’da en önemli müzeler için giriş ücreti alınmıyor.

British Museum, National Gallery, Tate Modern, Imperail War Museum, Wellcome Collection, Horniman Museum, Science Museum, Natural History Museum, Wallace Collection, Saatchi Gallery bunlardan sadece birkaçı.

Detayları merak ediyorsanız “Londra Müze Rehberi” yazısına da bir göz atın…

Parklarında bin bir güzellik ve eğlence

Londra’yı gezerken mutlaka uğramanız gereken parklar var. Şehrin hayat damarı olan bu parklar hem dinlenmek hem de eğlenmek için harika yerler. Çoğunda mevsimine göre eşsiz bahçe düzenlemeleri yapılıyor. Yine dönemsel olarak çoğunda özel etkinliklere de katılma şansınız var.

Hyde Park’ta kurulan en büyük Noel Pazarı hem eğlence hem alışveriş için harika. Ayrıca lunapark bölümü hem çocuklar ve hem de büyükler için büyük eğlence… Eğer yaz aylarında gittiyseniz belki de harika konserlere denk gelebilirsiniz. BBC Proms, British Summer Time bunlardan sadece ikisi…

Londra’da birçok parkta farklı müzik dallarında konserler düzenleniyor. Bu konserlerin bir kısmına giriş paralı ama birçok kişi de konserleri, konser alanının dışından takip ediyor. Bu alanları bir piknik alanına çevirerek parkın ve konserin keyfini çıkartıyorlar. Neredeyse içerideki insanlardan daha büyük kalabalıklar bu alanlarda toplanıyor. Hepsi de yiyecekleri, içecekleriyle tam teşekküllü hazırlıklarla katılıyorlar bu konserlere…

Londra’da yaşadığım dönemde bu konserlerin bir kısmını içerden ama birçoğunu da dışardan bende izledim. Hatta birinde Nelson Mandela’yı sahnede görme şansı bulmuştum. Gittiğiniz yerlerde düzenlenen özel etkinlik takvimlerini takip etmek bazen böyle güzel tesadüflere yol açabiliyor.

Doğal ortamlarında göreceğiniz geyikleriyle ünlü Ricmond Park, yüzme ve piknik alanlarıyla devasa Hamstead Heat Park, birebir boyutlu dinazorlarıyla Crystal Palace Park, Sıfır Meridyeni’nin geçtiği Greenwich Park, şehrin en yüksek noktalarından biri Primrose Hill ve Parliament Hill, yeşille iç içe olacağınız enfes yerlerden.

“Londra’da mutlaka görmeniz gereken 10 park” yazısı da size rehberlik edebilir.

Son dakika biletleriyle çok ucuza konser ve gösteriler

Londra’da sayısız sahne gösterileri düzenleniyor ve bunların fiyatları gerçekten çok yüksek. Ama Royal Albert Hall, Royal Opera House, Shakespeare Globe gibi birçok önemli kuruluş da son dakika çıkardığı 3-5 poundluk biletlerle size, bu gösterileri çok ucuza görme şansı sunuyor. Bunların bir kısmı ayakta bir kısmı merdivende olsa da bu inanılmaz deneyimleri yakalamak bence her şeye değer.

Müzikale gitmek istiyorsanız son dakika en uygun fiyatlı gösterileri bulabileceğiniz adres, Leicester Square’deki TKS ofisi. “Bugün, yarın ve ertesi güne” bilet bulabileceğiniz gişede biraz sıra bekliyorsunuz ama şansınıza güzel yerlerden bilet bulabiliyorsunuz.

Müzikseverler için başka bir adres de St Martin’s in the Fields Kilisesi… Trafalgar Meydanı’ndaki bu 150 yıllık kilisede öğle saatleri düzenlenen konserlere ücretsiz katılabiliyorsunuz. Pazartesi, salı ve cuma günleri saat 13.00’te…

Londra’da müzikaller kadar komedi şovları da oldukça popülerdir. Her cumartesi Angel Comedy Club’teki gösterileri ücretsiz izleyebilirsiniz.

Festivaller ve sokaklar

İngiltere’nin çok kültürlüğünün en büyük göstergelerinden biri de sokaklarda kutlanan festivaller. Çin Yeni Yılı’nın kutlandığı festivalde Chinatown’dan başlayan kutlamalar, yakın sokaklara ve Trafalgar Meydanı’na kadar uzanıyor.

Her yıl ağustos ayında kutlanan Notting Hill Carnavalı ise Brezilya dışında kutlanan en büyük Latin festivali.

Hintlilerin kutladığı London Mela, renkli Pride yürüyüşü, ışık festivali Lumiere ve Totally Thames Festivali denk gelebileceğiniz en güzel festivallerden birkaçı.

Yine meraklıları için Müzik Festivali, Jazz Festivali, Tiyatro ve Film Festivali gibi birçok festival, bu şehrin kültürel zenginliğinin keyfini sürebileceğiniz diğer festivallerden. Bu festivaller sırasında pek çok ücretsiz etkinlik de düzenleniyor.

Sokak sanatının en iyi örnekleri

Sokak sanatı seviyorsanız Covent Garden tam size göre. Gün içerisinde her saat farklı bir köşede, farklı bir sanatçının gösterisi var. Bunlar, bazen bir müzik dinletisi, bazen bir sihir gösterisi bazen akrobasi bazen de bir sergi olabiliyor. Covent Garden yine yılbaşı üzeri inanılmaz renkli oluyor.

Londra’da pek çok sokak görülmeye değer ama doğu Londra’daki Brick Lane ve civarını görmeden Londra’yı gezmiş sayılmazsınız. İkinci el ürünleri, tasarım mağazaları, butikler, sokak satıcıları, yeme içme mekanları ve grafitileriyle tam bir cennet.

Southbank’te yürürken eğer nehir çekilmişse kumdan heykeller yapan birkaç sanatçıya denk gelmeniz mümkün. Yürürken gözünüz bir yandan korkuluklardan aşağıda olsun. Özellikle Southbank Center’dan sonra Oxxo Tower civarlarında oluyorlar.

London Eye ve Southbank Center civarları her zaman çok hareketli oluyor. Sokak müzisyenleri, belirli günlerde kurulan kitap ve el işi tezgahları ve festivallerin sokaklara taşan uzantıları…  Yani ruha iyi gelecek her şey var burada…

Grafiti seviyorsanız Banksy ismini mutlaka duymuşsunuzdur. Londra sokaklarındaki orijinal çalışmalarının bir kısmı kaldırılmış olsa da hala birkaç tanesini görmeniz mümkün…

Bunlar:

Guard Dog and His Master’s Voice – Cargo barının bahçesi, Rivington Street

Phone Tap – Chrisp Street

Sorry the Lifestyle – Poplar, East London

Blur Crazy Beat Art Work – Stoke Newington Church Street

Pazarlarda kaybolun

Londra’da çeşit çeşit pazarlarıyla ünlü şehirlerden biri. En ünlüsü Borough Market ve Portobello Road Market… Borough Market, Southbank üzerindeki merkezi konumuyla kolayca bulabileceğiniz yerlerden. Özellikle yemek ağırlıklı marketi sadece gezmek bile eğlenceli.

Portobello Pazarı ise şehrin en havalı semti Notting Hill’de yer alıyor. Antikadan, ikinci ele, renkli tezgâhları ile zaman geçirmek için harika bir alternatif… Hafta içi her gün mutlaka bir şeyler var ama en yoğun zamanı cumartesi günleri oluyor. Ara sokakları, renkli evleri, tasarım butikleriyle dolu dolu bir gününüzü harcayabileceğiniz bir yer.

Camden Town ise yine şehrin en renkli yerlerinden biri. Sadece burada bir gün geçirebilirsiniz. Gerçekten renkli ile neyi kastettiğimi ancak sokaklarını adımlamaya başladığınızda anlayacaksınız. Cumartesi-pazar kurulan pazarı, sokak lezzetleri, publarıyla da ayrıca başınızı döndürecek.

Covent Garden, Apple Market, Columbia Road Flower Market, Old Spitalfields Market de şehrin en güzel diğer pazarları…

Çocuklarla yapılacak sayısız ücretsiz aktive

Yaşı ne olursa olsun, Londra’da çocuklarla birlikte yapılacak sayısız aktivite var. Bunların pek çoğundan da ücret alınmıyor. Neredeyse hemen her müzenin ya da galerinin çocuklar için hazırlanmış özel bölümleri var. Buralarda workshoplara katılabiliyor, eserlerin bazılarına dokunarak hem eğlenceli hem de öğretici zaman geçirebiliyorlar.

Parkların çoğunda çocuklara ayrılmış özel bölümler var. Farklı temalarla hazırlanmış bu bölümlerde çocuklar eğlenceli vakit geçirebiliyor… Kensington Parkı’nın içerisindeki Prenses Diana anısına düzenlenen park, korsan gemileri ve Kızılderili çadırları ile süslenmiş. Crystal Palace Park’ta ise birebir boyutlarında yapılan dinozorların arasında dolaşabiliyorlar.

Londra’da parkların pek çoğu irili ufaklı hayvanlarla dolu.  Buralarda çocuklar, hayvanlara yakın olup, beslenme saatlerinde, onları besleme şansına erişebiliyor… Richmond gibi büyük parklarda ise doğal ortamlarındaki geyiklere rastlayabiliyorsunuz.

Bazı parklarda ise küçük hayvanat bahçeleri ya da koruma alanları var. Londra’nın en büyük şehir içi çitliği; Mudchute Çiftliği’nde çocuklar; inek, koyun, keçi, domuz, lama, alpaka, ördek, tavuk, kaz gibi birçok hayvanla tanışma imkanı bulabiliyor. Camley Street Natural Park ise kelebek ve kuşları görebileceği özel parklardan…

Eğer çocuğunuz bir Harry Potter hayranıysa onu mutlaka King Cross Tren İstasyonu’na götürün. Buradaki 9 ¾ Platformu’nda fotoğraf çektirmek ücretsiz.

Günde birkaç kez acılan Tower Bridge’i izlemek de hem sizin hem de çocuğunuz için farklı bir deneyim olabilir.

Başka neler var?

Kraliyet askerlerinin her pazartesi, çarşamba ve cuma günü saat 10.30’da düzenledikleri nöbet değişim töreni oldukça ilgi çekiyor. Eğer sizde buralardaysanız Buckingham Sarayı’nın bahçesindeki bu anı, ücretsiz izleyebilirsiniz.

Walkie Talkie Binası’nın içerisinde yer alan Sky Garden da halka açık ücretsiz gidebileceğiniz yerlerden… Bir gökdelen bahçesi olan Sky Garden’ı görmek için yapmanız gereken tek şey, birkaç gün önceden yer ayırtmanız. 155 metre yüksekten şehri izlemeye doyamayacaksınız.

St. Paul’s Katedrali ve Westminster Abbey’i normalde gezmek ücretli ancak pazar günleri yapılan ayinlere ücretsiz katılabiliyorsunuz.

Eğer ekonomiye meraklı bir gezginseniz, Londra’nın ünlü üniversitelerinden biri olan London School of Economics (LSE)’de bazı derslere ücretsiz katılmanız mümkün. Üniversitenin sitesinden programı takip edebilirsiniz.

Bana göre Londra’nın en güzel zamanı bahar ayları ve yılbaşı zamanı… Ünlü caddelerin bir kısmı, her sene süsleme konusunda birbiriyle yarışıyorlar. Yılbaşı zamanı, törenlerle açılan aydınlatmaları görmek için kasım ayının ortasından ocak başına kadar Londra’da olmanız lazım. Regent Street, Oxford Street, Barnaby Street, Bond Street, Marylebone Street, Covent Garden Apple Market, Molton Street, St. Christopher’s Place, Harrods, Kew Garden, Southbank, Slone Square, Trafalgar Square bu süslemelerin en güzellerini görebileceğiniz caddeler…

Yılbaşı zamanı Londra’daysanız yeni yılın ilk günü büyük mağazaların çılgın indirimlerini kaçırmayın. Bazıları kapılarını sabah 06.00’da açtığında önlerinde inanılmaz kuyruklar oluşuyor. Büyük alışveriş merkezlerinin yanı sıra Covent Garden, Oxford Street gibi caddelerde de bu indirimlere denk gelebilirsiniz.

Ucuz konaklama seçenekleri

Londra’da en çok bütçenizi sarsacak kalemlerden biri de konaklama… Eğer her şeye yakın olmak isterseniz merkezde kalmak size fazlasıyla pahalıya mal olacak. Ama merkezde olmak da sizi yüksek ulaşım bedelleri ödemekten kurtaracak… Konaklama için birkaç öneri, bu kalemi azaltma konusunda belki işinize yarayabilir.

Üniversite yurtları yaz aylarında kullanılmadığından yurt odaları dışarıdan kişilerin kullanımına açılıyor. Mesela London Scool of Economics bunlardan biri.

Hosteller ise diğer seçenek.  Her yaştan kişilerin kullanımına açık hosteller, Londra’nın pek çok yerine yayılmış durumda… YHA London St Pancras, Wombats City Hostel, SoHostel, Palmers Lodge – Swiss Cottage, YHA London Earl’s Court, Smart Russell Square Hostel bunlardan birkaçı…

Airbnb de Londra’nın tüm bölgelerinde yine uygun seçenekler bulunabileceğiniz başka bir adres.

Ekonomik Yeme – İçme

İngilizlerin kendine has bir mutfağı olmasa da Londra, dünyanın en leziz yiyeceklerini yiyebileceğiniz yerlerden biri. Zengin etnik kültürü sayesinde dünyanın birçok köşesinden farklı lezzetleri bir arada bulabiliyorsunuz. Tabi bu lezzetler de inanılmaz farklı fiyat alternatiflerinde…

Benim önerilerim arasında merkezi konumda, 10 pound ve altında yemek yiyebileceğiniz birkaç seçenek var:

Abu Zaat – Shepherds Bush (Ortadoğu mutfağı), Arancini Brothers Factory Café – Camden Town (İtalyan mutfağı), Bao – Soho (Tayvan mutfağı), Baozi Inn – Chinatown (Çin mutfağı), Bleecker St – Spitalfields (Burger), Brasserie Zedel – Piccadilly Circus (karışık bistro), Chik’n – Marylebone (Tavuk çeşitleri), Da Maria – Kensington (İtalyan mutfağı), Foodilic – King’s Cross (Salatalar ve ızgaralar), Indian YMCA– Fitzrovia (Hint mutfağı),  Koshari Street – Covent Garden (Falafel), Lundenwic – Covent Garden (salata ve sandviç çeşitleri), Padella – South Bank (İtalyan mutfağı), Pizza Union – Spitalfield (Pizza), Taqueria – Westbourne (Meksika mutfağı)

LONDRA’NIN EN GÜZEL PAZARLARI‘nı merak ediyorsanız bu yazıma göz atmalısınız. 

Daha fazla fotoğraf ve güncel gezileri kaçırmamak için instagram sayfamı takip etmeyi unutmayın: Figen Kokol